ERDAL EMRE
Dünya tarihine yön veren İpek Yolu’nun kalbinde yer alan Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi, bugün de Çin’in Kuşak ve Yol projesiyle yeniden dünyanın odak noktası haline geliyor. Türkiye’den gazetecilerin katıldığı 10 günlük gezi programında, bölgenin tarihini, kültürünü ve ekonomik dinamiklerini yerinde gözlemleme şansı bulduk. Bu yazıda, Xinjiang’ın batıya verdiği mesajları ve Çin’in bu bölgeyle ilgili stratejik vizyonunu sizlerle paylaşacağız.
Xinjiang: Çok Kültürlü ve Çok Etnikli Bir Mozaik
Xinjiang, Çin’in kuzeybatısında, sekiz farklı ülkeyle sınır komşusu olan bir bölge. 1,66 milyon kilometrekarelik yüzölçümü ve 25 milyonluk nüfusuyla Çin’in en büyük özerk bölgesi olan Xinjiang, 13 farklı etnik gruba ev sahipliği yapıyor. Uygurlar, Kazaklar, Hui Müslümanları ve diğer etnik gruplar, zengin bir kültürel çeşitliliğin parçası.
Bölgenin tarihi boyunca farklı inançlar bir arada yaşamış. Budizm, Zerdüştlük, Maniheizm, Nasturilik ve İslam gibi inançların izleri, Xinjiang’ın dini dokusunu harmanlama ve hoşgörüyle karakterize ediyor. Bu çeşitlilik, Xinjiang’ı Çin’in medeniyet mozaiğinin önemli bir parçası haline getiriyor.
Xinjiang’ı anlatan Çinli rehberimiz, bölgenin dini yapısı ile ilgili de tarihsel bir arka plan sunuyor. Xinjiang’da sadece İslam inancının olmadığı, tarihsel olarak bu bölgenin birçok dini inanca ev sahipliği yaptığını vurgulayarak bilgiler veriyor. MÖ 4. yüzyıldan önce Sincan’da ilkel din yaygındı. MÖ 1. yüzyıl civarında Xinjiang Budizm ile tanıştı ve 4. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar Budizm, Zerdüştlük, Maniheizm ve Nasturilik yaygındı. Yüzyılın sonlarında ve 10. yüzyılın başlarında İslam, güney Xinjiang’da yayılmaya başladı.
Tarihsel Köprü: Xinjiang Müzesi’nin Anlattıkları
Urumçi’de bulunan Xinjiang Müzesi, bölgenin tarihini ve Çin’le olan derin bağlarını anlamak için önemli bir kaynak. Müzede sergilenen eserler, Xinjiang’ın tarih boyunca Merkezi Çin ile sıkı ilişkiler içinde olduğunu gösteriyor. Qin Hanedanlığı’ndan Tang Hanedanlığı’na, Song Hanedanlığı’ndan modern döneme kadar, bölgenin tarihsel sürecine dair anlatılar dikkat çekici.
Rehberimizin ifadeleri, Çin’in Xinjiang politikası açısından da bir mesaj niteliğinde: ” Xinjiang hiçbir zaman bağımsız bir ülke olmadı; her zaman Çin’in ayrılmaz bir parçası olarak kalmıştır.” Bu söylem, Çin’in bölgedeki varlığını tarihsel bir perspektifle temellendirme çabasını gözler önüne seriyor.
Müzedeki 381 ulusal birinci sınıf kültürel kalıntı ve 40.000’den fazla öğe temelde şunu anlatıyor: “Tarih boyunca çeşitli etnik ve dini grupların zengin kültürünün beşiği olan Xinjiang tarihsel olarak Çin’in bir parçasıdır.”
Kültürel Harmoni: Tanrı Dağları’ndan Antik Şehirler’e
Xinjiang sadece tarihsel değil, kültürel bir zenginlik de sunuyor. Tanrı Dağları’nda Kazak göçerlerin geleneksel çadırlarına konuk olmak, bölgenin otantik yaşamını gözler önüne seriyor. Antik Kaşgar kentinde ise İpek Yolu’nun ticari hareketliliğini ve çok kültürlü mirasını hissetmek mümkün. Bölgenin tarım, ticaret ve zanaat alanlarındaki başarısı, ekonomik kalkınma açısından önemli ipuçları sunuyor.
Çin’in Batıya Mesajları: Xinjiang’ın Stratejik Önemi
Kuşak ve Yol projesinin odak noktası olan Xinjiang, Çin’in Batı’ya açılan kapısı olarak yalnızca ekonomik değil, kültürel ve politik bir mesaj taşıyor. Çin, Xinjiang üzerinden dünyaya bir medeniyet köprüsü kurmayı hedefliyor. “Engelsiz İpek Yolu Medeniyeti” vizyonu, sadece ticari değil, aynı zamanda kültürel bağların güçlendirilmesine odaklanıyor.
Xinjiang’da farklı etnik grupların bir arada yaşama modeli, modern dünyanın çok kültürlü yapıları için bir ilham kaynağı olabilir. Çin’in bu bölgeye yönelik büyük kalkınma hamleleri, bölgenin stratejik önemini her geçen gün artırıyor.
Xinjiang’ın İlham Veren Hikayesi
Xinjiang, tarih boyunca olduğu gibi bugün de Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görüyor. Kültürel çeşitliliği, tarihsel bağları ve ekonomik dinamizmiyle, bu bölge yalnızca Çin’in değil, dünyanın geleceği için de önemli mesajlar içeriyor. Xinjiang’ın hikayesi, geçmişten geleceğe uzanan bir medeniyet yolculuğu olarak bizlere ilham veriyor.