2014 yılında çıkardığı iki kitap ile dikkatleri çeken Eray Emin Aydemir ile eğlenceli bir röportaj gerçekleştirdik. Genç gazeteci, kariyerinden kitaplarına kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu.
Sizinle ilgili kısa bir araştırma yaptık, özellikle internet kullanıcılarının çok sık kullandığı uludağ veya ekşi sözlük gibi ortamlarda sizden bahseden futbolseverler ve kitap okurlarının paylaşımları dikkat çekici. Genel olarak sizin ‘farklı biri olduğunuzu’ söylüyorlar. Sizce bu farklılığın sebebi ne…
Açıkçası bu konu üzerinde ben de düşündüm. İnsanların kafasında oluşturduğu spor gazetecisi imajına pek uymuyorum. İnsanlar günün her anı spor düşünen spor yazan insanlara alışmışlar. Ben de ise durum farklı. Evet spor basınında çalışıyorum ama ilgilendiğim yegane şey sadece spor değil. Bu farklılık insanları şaşırtıyor.
Daha önce çeşitli spor internet sitelerinde şimdi de Cumhuriyet Gazetesi’ndesiniz. Spor basınında olmak size ne ifade ediyor.
Farklı firmalar farklı insanlar… Karakartal dönemi kabul etmeliyim ki eğlenceliydi. Siteyi sadece Beşiktaşlıların takip ettiği bir site formatından çıkartıp diğer takım taraftarlarının da merak edip girdiği bir platform haline getirdik. Cumhuriyet ise tamamen başka bir deneyim. İlk olarak çok büyük bir ismin bünyesindesiniz. Bu kariyer açısından çok önemli. Bu çatı altında internet ortamında spor haberciliği yapmaya çalışıyorsunuz. Öğrendiğim çok şey var. Burada da değerli bir ekip var. Güzel işler yaptığımı, yaptığımızı düşünüyorum.
Kitaplara gelelim, bir senede 2 kitap çıkarttınız. İlki Şeytanın Notaları ikincisi ise Timsahın Gözyaşları… Bu tempo biraz fazla değil mi? Bir yandan spor basınındaki işler, Şeytanın Notaları’nda dikkat çekici bir araştırma ortaya koydunuz. Timsahın Gözyaşları’na baktığımızda ise tamamen bambaşka bir konu.
Açıkçası bu biraz beni de şaşırtıyor. İnsanların üretken oldukları bir zaman dilimi vardır. Bu zamanı değerlendirmek gerekir. Ben güzel işler yaparak değerlendirdiğimi düşünüyorum. İki farklı kitap ve yapılan tamamen farklı bir iş. Güzel oldu kabul etmek lazım.
Son çıkan kitabınızdan konuşalım… ‘Timsahın Gözyaşları…’ Kitap her ner kadar polisiye olarak görülse de psikolojik bir tarafı var değil mi?
Kesinlikle öyle, kitabın iki yüzü var. İlk yüzünde bir kiralık katil ve onun hedefine gidişini görüyorsunuz. İkinci yüzünde ise kitaptaki her kahramanın bir hikayesi var. Derin hikayeler, kahramanların kendi iç dünyalarına dalıyorsunuz. Benim için de farklı bir deneyim oldu.
Peki bu kitabın içinde Eray Emin Aydemir nerede var? Veya var mı?
Evet, Eray Emin Aydemir her karakterin içinde var. Bütün bilge insanlar, felsefi akımların bir çoğu insanlara sürekli tek bir şeyi öğütler… ‘Kendini Tanı’… Bu kitapta biraz da kendimle tanışmam kendimle barışmam var. Ancak hiçbir karakter için ‘Bu Eray’ diyemezsiniz. Böyle bir şey mümkün değil.
Metal dinliyorsunuz, Newton ve Dante’ye hayransınız…Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Sürekli olarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Okuyorum, araştırıyorum. Bu dünyaya geliş amacımız aslında en mükemmele ulaşmak. Benim uğraşım da bu. Sadece metal değil, orta çağ müzikleri, klasik müzik de dinliyorum. Evet Dante’yi sürekli merak ediyorum. Newton üniversite yıllarımdan beri merak ettiğim insanlardan biri. Voltaire’i anlamaya çalışıyorum. Dostoyevski ve Bulgakov okumayı çok seviyorum. Eski inançlara meraklıyım. Fizik ve evrene dair ne bulsam izliyorum.
Son olarak yeni kitap projeleriniz var mı?
Evet, şu an üzerinde çalıştığım bir kitap var. Mart’ın ortası gibi yayınlanacak bir terslik olmaz ise. Bir de farklı bir proje var. Onunla ilgili ciddi bir hazırlık gerekiyor. Tamamlanması 3 seneyi bulacaktır. Tabii şu an için isimleri bende saklı.
15.02.2015