– Merhaba üstat!
Nazım Hikmet’i iki aydır görmemiştim. Uzun bir hastalık geçirmişti. Rengi biraz uçuk, çehresi biraz zayıftı.
Savurduğu iltifata aldırış etmedim. Babıali caddesinde ne kadar tanıdığı varsa hepsini ayni şekilde taltif ettiğini, üstatlığı ucuzlata ucuzlata Japon pamuklusu, mecidiye nişanı haline getirdiğini bilmez değildim.
– Geçmiş olsun!
– Eyvallah üstat!
Sualleri önüne koydum. Tek kelime söylemeden yazmağa başladı.
Nazım Hikmet Beyin cevapları:
– Son zamanlardaki yenilik cereyanları?
– Her şeyden evvel sade ve keskin hatların terkibi ile bol güneş ve bol hava veren yeni evlerin; yeni proleter şiirinin yüzde yüz taraftarıyım.
Serbest izdivaca taraftarım!
Sovyet’lerdeki izdivaç yani iki tarafın rızasile derhal aktolunan ve bir tarafın arzusu ile derhal bozulan ve ancak cemiyet karşısında sıhhat ve çocuk mes’elelerinde mes’ul olan izdivaç en mükemmel izdivaç şeklidir…Bu izdivaç müessesesinin tahakkuku; ancak, kadın ile erkek arasında siyasi, iktisadi ve ahlaki müsavatın tahakkuku ile mümkündür.
Kel Hasan büyük bir aktördü!
– Hangi muharriri, hangi aktörü, hangi şairi, hangi ressamı seversiniz? Hoşlandığınız renk, mevsim, yemek hangileridir?
– Ertuğrul Muhsin başta olmak üzere Darülbedayi aktörlerinin bir çoklarını, eskilerden Vahram Papazvan’ı severim.
Tuluatçılardan Kel Hasan’ı beğenirim. Eğer Kel Hasan, yüksek kültürü olsaydı beynelmilel bir san’atkar olabilirdi.
Yeni ressamlardan, Dino kardeşleri, Fikret Mualla’yı seviyorum.
Hoşlandığım renk kırmızı, mevsim kış ve yazdır.
Fransız filimlerinden nefret ederim.
– Sinema mı, tiyatro mu, sesli filim mi?
– Amerikan, Fransız filimlerinden ve sinemacılığından nefret ediyorum.
Yüzde yüz sözlü filimler sökmiyecektir. Temaşa san’atinin istikbali, bence tiyatro ve sinema unsurlarını, sinemanın hakimiyeti altında, terkip edecek olan yeni bir temaşa şeklindedir.
En çok beğendiğim filimlerden ikisi:
1- Şarlo’nun ”Şehir ışıkları.
2- Eyzenştayn’in ”Potemkin Kruvazörü”
Boyasız kadın!
– Kadın yazıhanede mi, evinde mi çalışmalı? Boyalı kadın mı, boyasız kadın mı, kısa saçlı kadın mı, uzun saçlı kadın mı, çok okumuş kadın mı, az okumuş kadın mı?
– Boyasız kadın..İşte çalışan kadın..Kadının saçının uzun veya kısa olmasının ehemmiyeti yok..Kadın kısrak değildir ki, kuyruğunun uzun veya kısalığı mevzuu bahsolsun!
Hiç yese kapılmadım!
– Hayatınızın en mes’ut, en yeisli, en heyecanlı zamanları hangileridir?
– Hayatımın muayyen bir devresinden sonra, yese kapılmadım.
En heyecanlı dakikam dünya imperyalizminin kökünden yıkıldığı zaman olacaktır”
Yazısını bitirdi ve:
– Eyvallah üstat!
Dedi, ben de:
– Eyvallah üstat!
Diye tekrar ettim ve ayrıldık.
Cevat Fehmi – 28 Kasım 1931 / CUMHURİYET