YM Karadeniz Gazetemiz’in 20. Sayısında Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı SN. Şükrü Boyraz’a konuk olduk. Kendisiyle yaşadıkları sıkıntıları, insanların vicdani duygularını kullanıp para kazanan dolandırıcıları konuştuk.
Yeşil Mavi Karadeniz (YMK) : Şükrü Boyraz kimdir?
Şükrü Boyraz (ŞB) : 1958 Kahramanmaraş Elbistan doğumluyum. 1969’dan beri Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) üyesiyim. 1989’dan beridir de Genel Başkanlık görevini yürütüyorum. Evli 2 çocuk babası bir iş adamıyım.
Engelliler Cezaevi Hayatı Yaşıyorlar
YMK : Sizce Türkiye’de engelli olmak nasıl bir şeydir?
ŞB : Türkiye’de engelli olmak kadar kötü bir şey yok. Dünyanın en kötü şeyidir. Çünkü Türkiye’de engelliysen 4.sınıf insansın. Hiçbir hak ve hukukuna erişemezsin. DİE’nin 2002 rakamlarına göre ülke nüfusunun %12.29’unu engelli insanlar oluşturmaktadır. Bu da 8.5 milyon engelli vatandaş ediyor. Marmara Bölgesi’nde bu oran %13.11’lere yükseliyor. Yani Marmara Bölgesi’nde en az 2 milyon engelli vatandaş var. Bu vatandaşlarımızı sokakta, sosyal hayatta, eğitim ve istihdam hayatında göremiyoruz. Nerede bu engelli insanlar? 4 duvar arasında bir suç işlemişçesine cezaevi hayatı yaşamaktadırlar. Hiçbir anne baba kendi isteğiyle sakat çocuk dünyaya getirmez, hiç kimse de sakatlanmak istemez. Eğer bir ülkede sağlık politikası iyi değilse sağlıklı insanlar olmaz. Biz anayasada belirtilen ‘Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Hukuk Devletidir’ ilkesi geçerliyse devletin engellileri sadakaya muhtaç etmeyip, sosyal devlet ilkesinin himayesinde fırsat eşitliği yaratmasını istiyoruz. Cumhuriyetin kuruluşundan beri bu konuda hep pansuman tedavisi yapılmış, köklü çözümler getirilmemiştir. Yollar, kaldırımlar, toplu taşıma araçlarının %70’i bize göre değil.
YMK : Genel anlamda TSD olarak talepleriniz nelerdir?
ŞB : 1. Talebimiz olarak devleti idare eden siyasilerin yerelde ve genelde hiçbir anne babanın dünyaya engelli çocuk getirmemesi için sağlık sisteminin düzeltilmesini istiyoruz.
2. Talebimiz de sakat insanların diğer insanlarla eşit haklara sahip olması, birilerinin sadakalarına, sızlayan vicdanlarına muhtaç bırakılmamasıdır.
YMK : Avrupa’da engellilere yönelik gerçekleştirilen uygulamalar hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
ŞB : Tabiki. Aramızda 50 yıl fark var. Avrupa’da hiçbir şekilde ayrımcılık yok aksine tam anlamıyla eşitlik var. Ama her şeyden önce orada devlet gerçekten sosyal devlet. Yani tekerlekli sandalyeye ihtiyacınız varsa doktor rapor yazdığı an devlet sizin adresinize gönderiyor. Neye ihtiyacınız varsa devlet bunu karşılıksız sağlıyor. Hatta tekerlekli sandalye ile okula gideceksiniz. Ancak toplu taşımaya binmekte zorlanıyorsunuz. Almanya kendine araba alman için 11bin Euro para yardımı yapıyor.
YMK : Yeni bir anayasa yazma çalışmaları devam ediyor. TBMM’de Anayasa Yazma Komisyonu çeşitli kurum, kuruluş ve bir çok kesimin temsilcilerine görüş ve önerilerini soruyorlar. Peki devlet engellilerle ilgili hangi kurumları muhatap alıyor? Sizin önerileriniz var mı?
ŞB : Devlet her kurumdan görüş ve öneri talep etti. Bizden de TBMM Başkanımız eposta göndererek görüş ve önerilerimizi istedi. Biz de TSD VE Türkiye Sakatlar Federasyonu (TSF) olarak görüşlerimizi bildirdik. Ama üzülerek söyleyeceğim. Bana göre samimi değiller. Çünkü söylemleri ayrı, yaptıkları ayrı. 2010’da referandumda yapılan değişikliklerle 10. Madde eklendi. Bizlere pozitif ayrımcılık yapılacaktı. 2007’de Türkiye Birleşmiş Miletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne imza atarak taraf oldu. BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin olmazsa olmazı eşitliktir. Bir yandan anayasaya koyuyor, BM Engelli Hakları Sözleşmesine taraf oluyorsunuz, bir yandan benim erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik yasamı çıkartıyorsunuz. Bunun geçici 2 ve 3. Maddeleri Türkiye’de erişilebilirlik ve ulaşılabilirliğin 7 yıl içinde bitirilmesini yazıyor. 7 yıl 7 Haziran 2012’de bitti. Son 10 gün kala apar topar meclisin son toplantısında bir torba yasaya koyup ertelediler. Şimdi burada bana hükümetin samimi olduğunu söyleyebilir misiniz? Bunu anayasaya koysanız ne olur, koymasanız ne olur? Önemli olan onu gerçekten hayata geçirebilecek yürekli hükümetlerin olmasıdır. Bakanlar bakıyor, vekiller de noter gibi onaylıyorlar.
Sakatlar Haftasını Kutlamayı Reddediyoruz
YMK : Engelliler Haftası ile ilgili neler söylemek istersiniz?
ŞB : Sakatlar Haftası BM’nin 1983 yılında almış olduğu karar gereği BM üyesi ülkelerin 1 yıl boyunca engelliler ile ilgili yaptıkları çalışmaları rapor etmesi amacıyla 10-16 Mayıs tarihleri arasında düzenleniyordu. Biz ne yaptık? Mayısa 10 gün kala ilin valisi ile dernekleri toplayarak törenler yaptık, plaketler alıp verdik birbirimize. Şarkılar türküler söyledik. 3 sakatı çağırıp yemek verdik. Kutlama nedir? Doğum günü, evlilik yıl dönümü gibi gibi günleri kutlarsın. İyi ki ben sakat olmuşum diye kutlama mı yapacağız? Biz Sakatlar Haftasını kutlamayı reddediyor, o tarihlerde sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.
İnsanların Vicdani Duygularını Kullanan Paravan Dernekler
YMK : Özellikle şehirlerin en işlek yerlerinde sürekli engellilere yönelik dergiler satılıyor. Bu kadar çok engelli derneğimiz mi var, yoksa birileri engellilerin ismini kullanarak para kazanmaya mı çalışıyor?
ŞB : Çok güzel bir soruna değindiniz. Bu konu bizim gerçekten muzdarip olduğumuz bir konuydu. Bizler sadakaya eğimli millet olduğumuz ve engellileri vicdanımızı rahatlatan birisi olarak gördüğümüz için bunu kullananlar oldu. Halkın gözünün önünde olan kişiler ulusal kanallara çıkıp yanlarına aldıkları 3 engelliyle salya sümük yardım programları yapar, halkı buna göre bilinçlendirirse dolandırıcı insanlar da çoğalır. Bunların hiçbirisi dernek değildir. Bizim dergimiz zaten var. Bunlar dernek olsalar bile vatandaştan ricam kamu yararı belgesi olmayan derneklere itibar etmesinler. Zaten satış makbuzları ile yardım toplanmaz. Alınan paralar alan kişilerin cebine giriyor derneklere değil. Açılan o dernekler de bu iş için kurulan paravan derneklerdir.
YMK : TSD’nin üye sayısı ve şube yapısı hakkında bilgi verir misiniz?
ŞB : TSD 1960’da İstanbul Üniversitesi’nin bahçesinde ortopedi hocaları tarafından kurulan 1963’de de Kamu Yararı belgesi alan bir dernektir. Şuanda 63 şubemiz var. İstesek bu rakamı 163’e de çıkartabiliriz. Ancak bazı dernekler kötüye kullanıldığı için küçülmeye başlıyoruz. Şuanda Türkiye genelinde ses getiren, devlet tarafından da saygı gören bir derneğiz. Şuanki TSF’nun çoğunluğunu TSD ve Altı Nokta Körler Derneği oluşturmaktadır.
YMK : TSD’nin uluslar arası kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmaları var mı?
ŞB : Bizim Almanya, Azerbaycan, Hollanda ve KKTC’deki kardeş derneklerle ortak çalışmalarımız devam ediyor.
YMK : Projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
ŞB : Genel Merkezimizde toplum bilincini geliştirmek, basın yayın organlarında yerimizi alabilmeye yönelik uygulamalarımız, şubelerimizdeyse engellilerin istihdamına yönelik mesleki, fiziki , sosyal rehabilitasyon çalışmalarımız devam ediyor. 8 yıldır Avşa’da bir kampımız var. Bugüne kadar 6-7 bin kişiyi sosyalleştirdik.
YMK : Son söz olarak Yeşil Mavi Karadeniz Gazetesi okurlarına neler söylemek istersiniz?
ŞB : Mutlaka ve mutlaka kimse bize yarın ben de engelli olacağım diyerek yaklaşmasın. Bize acıyarak bakmasın. Dünyada çağdaş ülkelerin gelişmesi sivil toplum kuruluşlarının çoğalmasıyla olmuştur. Türkiye’de de STK ları geliştirmeliyiz. Engelli vatandaşlarımız haklarını bilmeli ve savunmalı. Verilen sandalyeye tamahkarlık yapıp evine gidip oturmamalıdır.
YMK : Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
ŞB : Ben teşekkür ederim.
Foto-Röportaj : Ercan KÜÇÜK