ASLI ATASOY – Çin ve özellikle Sincan Özerk Bölgesi üzerine bir yazı kaleme almanın zorluğunun bilincindeydim. Guangming Daily gazetesinden bir davet aldığımda, bu zorlukların beni beklediğini tahmin ediyordum. Yolculuk öncesi hazırlıklarımı yaparken, bölgeye dair sorularıma yanıt bulmayı hedeflemiştim. Bu nedenle Sincan’da dolaşırken, sık sık gruptan ayrılarak telefonumdaki çeviri uygulamasıyla insanlarla birebir iletişim kurmaya çalıştım. “Uygurlar burada rahat bir yaşam sürebiliyor mu?” soruma aldığım cevap hep aynıydı: “Evet.” Ancak bu yanıtların doğruluğu konusunda kesin bir yargıya varamayacağımın farkındaydım; nitekim amacım, bu tür iddialara yanıt aramaktan öte bir gazetecilik deneyimiydi.
Eleştirilerin Gölgesinde Bir Bölge
Çin, uzun yıllardır Sincan Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygurlar üzerindeki baskı politikaları nedeniyle uluslararası kamuoyunda eleştirilmekte. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere çeşitli kuruluşlar, bir milyona yakın Uygur’un eğitim kamplarında tutulduğu iddialarını sıklıkla dile getirdi. Çin tarafı ise bu kampları mesleki eğitim merkezleri olarak tanımlıyor ve terörizme karşı bir önlem olarak sunuyor. Ancak, sistematik asimilasyon suçlamaları Pekin tarafından kesin bir dille reddediliyor.
Çin-Türkiye İlişkilerinde Yeni Bir Sayfa
Tarihi İpek Yolu’nun kalbinde yer alan ve bazı Uygurlar tarafından “Doğu Türkistan” olarak adlandırılan Sincan, zengin kültürel yapısıyla küresel politikada önemli bir yer tutuyor. Türkiye’nin 2019 yılında Çin’e yönelttiği “sistematik asimilasyon” suçlamaları nedeniyle gerilen ilişkiler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın haziran ayında Sincan ve Pekin’i ziyaret etmesiyle yeniden ılımlı bir döneme girdi. Bu ziyaretin ardından Urumçi-İstanbul arasında yeniden başlayan direkt uçuşlar, ilişkilerdeki bu yeni dönemin ilk somut işaretlerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Çin’in Batıya Açılan Kapısı: Sincan
Sincan, Çin’in en geniş topraklarına sahip bölgelerinden biri olarak, coğrafi ve stratejik önemiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 25 milyon nüfusuyla çok sayıda etnik grubu barındıran bu bölge, tarih boyunca İpek Yolu’nun batıya açılan kapısı olma rolünü üstlenmiş. Urumçi, Kaşgar ve Kuqa gibi şehirlerde hem tarihi mirası hem de modern kalkınma projelerini bir arada gözlemleme şansı bulduk.
Etnik Çeşitliliğin İzinde
Sincan’ın uçsuz bucaksız coğrafyasını dolaşırken, Uygurlar başta olmak üzere Kazak, Kırgız, Rus ve diğer etnik gruplarla tanışma fırsatımız oldu. Kendi anadillerini konuşmaya devam eden bu topluluklar, aynı zamanda Çinceyi de akıcı bir şekilde kullanıyor. Bölgedeki trafik tabelalarında Uygurca ve Çince yazılar bir arada yer alıyor. Sincan’ın çok kültürlü yapısı, her köşede kendini hissettiriyor.
Kaşgar: Tarihi ve Kültürel Bir Hazine
Kaşgar, İpek Yolu’nun başlangıç noktalarından biri olarak adeta bir masal diyarını andırıyor. Eski Kaşgar kenti, restore edilmiş toprak evleriyle tarihi dokusunu korurken, çevresinde yükselen modern yapılar geçmişle günümüz arasında bir köprü kuruyor. Şehirdeki el sanatları çarşısı, dans gösterileri ve geleneksel kültürel etkinlikler, Kaşgar’ın benzersiz atmosferini yaşatıyor.
Yeni İpek Yolu ve Kalkınma Projeleri
Sincan’ın ekonomik kalkınması, Pekin hükümetinin “Kuşak ve Yol Girişimi” projesiyle yeni bir boyut kazanıyor. Urumçi’deki International Land Port Area, Çin’in Avrupa’ya bağlanan yeni ticaret hattının en önemli noktalarından biri. Bölgeden kalkan yük trenleri, Çin’in ticari gücünün sembolü olarak binlerce kilometre yol kat ediyor.
Topraksız Tarım: Geleceğin Teknolojisi
Korgas şehrindeki yüksek teknoloji tarım tesisi, Çin’in gıda krizine hazırlık anlamında ne denli ileri adımlar attığını gözler önüne seriyor. Burada yapay zekâ ile yönetilen ve topraksız tarım yapılan tesislerde, geleneksel yöntemlere göre on kat daha fazla ürün elde ediliyor. Bu tarım yaklaşımı, geleceğin tarımsal üretim modellerine ışık tutuyor.
Barış ve Yeni Bir Başlangıç
Sincan’daki izlenimlerim, Çin’in Uygurlar ve diğer etnik gruplarla ilişkilerinde daha kapsayıcı bir yaklaşım benimsemek zorunda olduğunu gösterdi. Ziyaretimizin sonunda paylaştığım şu düşünceyi tekrar etmek istiyorum: Hepimizin ihtiyacı olan şey barış ve bu barış, yeni bir başlangıcın ilk adımı olmalı.