Ercan Küçük
Soykırım seviyesine ulaşan ve 60 yılı aşkın süredir devam eden ABD ablukasına karşı mücadele eden Küba devletinden bir heyet, Türkiye’ye geldi. Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) daveti üzerine Türkiye’yi ziyaret eden Küba heyeti, Ankara ve İstanbul’da çeşitli görüşmeler yaptı. Heyet Röportajlık’ın sorularını da yanıtladı.
Küba devrimden günümüze ABD’nin hedefi olmaya devam ediyor. Bir takımada ülkesi olan ve ABD’nin coğrafi olarak çok yakınında yer alan Küba, yaklaşık 60 yıldır ABD’nin başını çektiği ablukaya karşı direnmeye çalışıyor. Öyleki dış ticarete bağlı yaşayan Küba ile ticaret yapan şirketler de milyar dolarlara ulaşan cezalara mahkum ediliyor. Üstüne Trump döneminde Küba, ABD tarafından ‘Teröre destek veren ülkeler’ listesine eklendi. Bu da Küba’nın uğradığı ablukayı çok daha sert şekilde artırdı.
TKP’nin daveti üzerine Türkiye’yi ziyaret eden Küba heyetinin programı Ankara’nın ardından İstanbul’da sürüyor. İstanbul’da gazetecilerle de bir araya gelen Küba heyeti “Tarihin En Uzun Soykırımı: Küba’da Abluka” başlıklı sempozyumda ekonomiden siyasete, sağlıktan turizme uygulanan ablukanın boyutlarını aktardı.
Heyete Küba Komünist Partisi Merkez Komite İdeoloji Departmanı Üyesi ve Halk İktidarı Ulusal Meclisi Milletvekili Luis Morlote Rivas başkanlık ediyor. Küba Cumhuriyeti Adalet Bakanı Birinci Yardımcısı ve Milletvekili Rosabel Gamón Verde, Küba Genç Komünistler Birliği (UJC) İkinci Sekreteri Dilberto Manuel González García, Küba Dünya Halklarıyla Dostluk Enstitüsü (ICAP) Temsilcisi Raúl Cardoso Cabrera ve Havana Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Ayuban Gutiérrez Quintanilla heyetin diğer üyeleri.
Filistin ile dayanışma
Heyet, “Tarihin En Uzun Soykırımı: Küba’da Abluka” başlıklı sempozyum öncesinde TKP tarafından düzenlenen basın toplantısına katıldı. Basın toplantısını, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan açtı. Okuyan, Küba’ya son ziyaretlerinde gündeme gelen bu etkinlikler için çeşitli uzmanlık alanlarından, çok yetkin bir heyetin geldiğini belirterek, bundan ve Kübalıları ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade etti.
“Küba, devriminin 65’inci yılını yaşıyor” diyen Halk İktidarı Ulusal Meclisi Milletvekili Luis Morlote Rivas, Küba halkının çok zor koşullara rağmen bunca yıldır devrimi savunma ve ileriye taşıma direnci göstermiş olmasının hayranlık uyandırıcı olduğunu söyledi.
“Kübalıların omuzlarına dünyanın belki en ağır suçlarından biri yüklenmiş durumda: ABD’nin uyguladığı, soykırım niteliğindeki abluka.” Morlote, uluslararası kamuoyunun hemen tümünün karşı çıkmasına rağmen ABD’nin bu saldırısının sürdüğünü belirtti.
Morlote, Filistin halkıyla dayanışmalarını da dile getirdi. Küba’nın bu hafta 100 Filistinli öğrenciye daha tıp eğitimi bursu sağlama kararı aldığını belirten Morlote, “Küba, Filistin’in yeniden kuruluşunda, Filistinlilerin hazır olmasını sağlamaya katkıda bulunmaya çalışıyor” dedi.
Ak Parti ile görüşme
Basın toplantısında Röportajlık’ın sorularını yanıtlayan Küba Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Alejandro Francisco Diaz Palacios, heyetin Ankara’da yaptığı görüşmeleri şu sözlerle anlattı:
“Ankara’da çeşitli aktivitelere katıldı delegasyon. Mecliste bulunan Küba dostluk grubuyla bir görüşme gerçekleştirdi. Mevcut 2li ilişkilerin zerinden geçildi. Görüş alışverişinde bulunuldu. 2 ülkenin ilişkilerindeki gelişim rotasına ilişkin birçok alanda nasıl bir potansiyele sahip olduğu değerlendirildi. Parlamentolar arası ilişkinin daha fazla derinleştirilmesi üzerine görüş alışverişinde bulunuldu. Ak Parti’nin yönetici kurullarıyla da görüşmelerimiz oldu. 2 ülke arasındaki dostluk ilişkilerinin nasıl daha fazla ilerletilebileceği hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.”
“Tarihin En Uzun Soykırımı: Küba’da Abluka”
Heyet, basın toplantısının ardından 2002 yılında kurulan ve 22 yıldır Küba ile dayanışma çalışmalarını sürdüren José Martí Küba Dostluk Derneği’nin düzenlediği “Tarihin En Uzun Soykırımı: Küba’da Abluka” başlıklı sempozyuma katıldı. Sempozyumda ablukanın etkilerini çeşitli yönleriyle ele alınırken katılımcılar Küba halkının devrimi korumak için verdiği güçlüklerle dolu mücadeleyi dinleme imkanı buldu.
Sempozyuma ayrıca Küba Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Alejandro F. Diaz Palacios ve Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan da konuşmalarıyla katılım sağladı.
Sempozyumun açılış konuşmasını JMKDD Başkanı Nahide Özkan yaptı. Küba’nın dünya tarihinde görülen en uzun ve kapsamlı emperyalist saldırının hedefi olduğunu kaydeden Özkan, bir iktisadi savaş politikası niteliğindeki ablukanın toplam maliyetinin 1 trilyon 400 milyar doları aştığını aktardı. Dostluk ve dayanışmanın ortak mücadeleyle anlam bulacağını vurgulayan Özkan, “Küba halkıyla olan bağlarımızı sevgi, saygı, takdir ve hayranlığın ötesine taşımamız gerekiyor” dedi.
“Biz Küba’ya güveniyoruz”
Küba Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Alejandro Francisco Diaz Palacios konuşmasında Küba halkı ile Türkiye’deki Küba dostları arasındaki dayanışmanın pandemi ve deprem gibi birçok kritik dönemde pekiştiğini vurguladı.
Küba’yla, Küba halkıyla dayanışmanın insanlık borcu olduğunu vurgulayan Kemal Okuyan, “TKP, olanakları ölçüsünde ve kendi açısından bu borcu ödemeye çalışıyor” dedi. Okuyan Küba’da işsizliğin, açlığın, ırkçılığın, cehaletin ve çocuk ölümlerinin tasfiye edildiğini hatırlatarak “Abluka deyip geçmeyin. İstiyorlar ki, Küba devrimin yolundan dönsün, insanlığa örnek olmaktan vazgeçsin, bir kez daha bağımlı, onursuz bir yönetime, halkı hiçe sayan bir toplumsal düzene sahip olsun” ifadelerini kullandı.
“Ablukanın hedefi açlığı umutsuzluğu kışkırtmak”
Sempozyumda ilk konuşmacı Havana Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Ayuban Gutiérrez Quintanilla’ydı. Quintanilla konuşmasında ABD’nin Küba’ya uyguladığı ablukanın tarihçesini ve boyutlarını aktardı. Ablukanın hedefini “Açlığı, umutsuzluğu kışkırtmak ve halkın hükümete karşı ayaklanmalarını sağlamak ve bunun için tüm yolları denemek” olarak özetleyen Quintanilla, şu bilgileri aktardı:
“Bir takımada olmamız ablukaya alınmamızı kolaylaştırıyor. Dünyayla ticareti kesmek için kolay bir hedefiz. Ekonomimiz küçük, sadece kendi kaynaklarımızla dayanamayız, her zaman dış ticarete bağlıyız.”
“Küba’da 7 yaşına kadar olan çocuklara sağlanan süt ile şeker, pirinç, tavuk gibi birçok gıda kalemi devlet desteğiyle sağlanıyor. Bunları satın almak için döviz gerekiyor. Abluka nedeniyle sadece 2022 yılında 4 milyar doların üzerinde zararımız var. Döviz gelirimiz bu tutarın yarısı kadar. 1962’den bu yana uğranılan zarar 159 milyar doları geçti.
Sempozyumda ikinci konuşmacı Küba Cumhuriyeti Adalet Bakanı Birinci Yardımcısı Rosabel Gamón Verde oldu. Küba’daki sosyalist demokrasi ve katılım süreci hakkında bilgiler veren Verde, 2019’da halkın yüzde 86’sının onayıyla yürürlüğe giren yeni anayasa ile neyi amaçladıklarını anlattı, çıkan kanunlar hakkında bilgi verdi.
Neoliberalizmin hedefi gençler
Daha sonra kürsüye Küba Genç Komünistler Birliği (UJC) İkinci Sekreteri Dilberto Manuel González García çıktı. García, konuşmasında “Küba devrimi yaşayacak mı, yeni nesiller tarafından sahipleniyor mu” sorusuna yanıt niteliğine açıklamalarda bulundu. Devrim başarıya ulaştığında Fidel Castro’nun 33 yaşında olduğunu hatırlatan García, “Devrimi korumak, ileriye taşımak, daha adil, daha eşitlikçi bir topluma ulaşmak için Küba gençliği olarak mücadele ediyoruz.” dedi.
ABD’nin abluka politikasının baş hedeflerinden birinin gençler olduğunu kaydeden García, emperyalizmin kışkırtmalarına karşı verdikleri mücadeleyi şöyle anlattı:
“1996’da ablukanın çok ağırlaştığı bir momentten itibaren 2022’ye kadar ABD hükümeti karşı devrimcilere dağıtmak için Küba’da 384 milyon dolar harcadı. 16 milyon dolar ola bu fonları bu yıl 25 milyon dolara çıkartma kararı aldılar. Geleneksel olmayan bir savaşı görüyoruz. Neoliberalizmi savunan birçok kesimlerin Küba’da etki yaratmaya çalıştığını gözlemliyoruz. En temel meselelerde biz gençlere anayasanın verdiği görev, çeşitli süreçler aracılığıyla devrim sürecini sürdürmek.”
Dünyada gençlerin parlamentoda en fazla temsil edildiği yedinci ülkenin Küba olduğunu söyleyen García, sözlerine şöyle devam etti:
“Kübalı gençler devrimin sürekliliğini temsil ediyor. Devrim gençliğe güveniyor. Küba’ya karşı yürütülen kampanyanın gençliğin bir kısmını kışkırttığı bir geçek. Küba gençlerinin sorumluluğu konusunda bilinç sahibi olması için çabalıyoruz.”
Küba Dünya Halklarıyla Dostluk Enstitüsü (ICAP) adına konuşan Raúl Cardoso Cabrera, Küba’yla dayanışmanın önemini anlattı. Ablukanın Küba kadar dünya haklarını da etkilediğini devrimci dayanışmanın örnekleri üzerinden açıkladı:
“Küba bugüne dek 600 binden fazla sağlık operasyonu yaptı. Son 35 yılda 3,5 milyon kişi görme yetisini kazandı. Birçok Latin Amerika ülkesinde okuma yazma seferberliği kampanyaları düzenlendi. 1600’den fazla örgüt, halkalarımız arasındaki dostluğu geliştirmek için çalışmaktadır.
Ablukanın aracı Sosyal medya
Sempozyumda son sözü heyete başkanlık eden Küba Komünist Partisi Merkez Komite İdeoloji Departmanı Üyesi ve Halk İktidarı Ulusal Meclisi Milletvekili Luis Morlote Rivas aldı.
“Küba teslim mi oluyor” sorusunu yanıtlayan Rivas, “Küba teslim olacak olsaydı biz burada olmazdık. Hep bir ayağımızı sağlam basmamız gerektiğini söyleriz. Eğer Küba teslim olacak olsaydı biz burada olmazdık. Asla teslim olmama için kararlılığımız burada olmamızın temel sebebi” dedi.
ABD ablukasının somut sonuçlarının aksine psikolojik ve manevi sonuçlarını anlatabilmenin mümkün olmadığını söyleyen Rivas, “Bazı dönüşümler yapıyoruz. Yapmak zorundaydık. Ama esas olan hayatta kalmak. Küba şok yaratıcı şekilde direniyor. Abluka, Küba hükümetinin elini ayağını kesmeye yönelik bir politika. Küba’da eşitsizlik yaratmaya yönelik bir politika” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada “Küba başarısız bir devlet” başlığıyla sahte hesaplar üzerinden kampanyalar düzenlendiğini söyleyen Rivas, şöyle konuştu:
“Devrimin moralini bozmaki önderlerini kaldırmak istiyorlar. Başarısız bir devlet nasıl her gün her çocuğun okula gitmesini güvence altına almış olabilir, bir vatandaşının açık kalp ameliyatını tek kuruş harcamadan yapmasını sağlar? Temel gıdaya erişimi sağlayan devlet, spor ve kültürel etkinliklere katılım sağlayan devlet, her bir yasayı halkın çoğunluğunun onayıyla geçiren, halkın tümünün yurttaşlık haklarını koruyan devlet nasıl başarısız olabilir?”
Soruların cevaplandırıldığı son oturumun ardından sempozyumun sonuç bildirgesi paylaşıldı.
Bugüne kadarki toplam maliyetinin 1 trilyon 400 milyar doları aşan ablukanın, Küba’nın iktisadi ve toplumsal kalkınmasının önündeki en büyük engeli olduğunu kaydeden metinde José Martí Küba Dostluk Derneği adına şu kararlar sıralandı:
-Küba’ya uygulanan iktisadi, ticari, finansal ablukayı bir soykırım suçu olarak lanetler ve kayıtsız şartsız sonlandırılmasını talep eder.
-Küba’nın keyfi ve uydurma “terörü destekleyen ülkeler listesi”ne eklenmesinin hiçbir meşru dayanağının bulunmadığını vurgular ve Küba’nın bu uydurma listeden derhal çıkartılması için çağrıda bulunur.
-Küba gerçeklerini sansürleyen ve çarpıtan medya kampanyalarına karşı duracağını ilan eder; başta iletişim uzmanları olmak üzere toplumun tüm kesimlerini bu kasıtlı yalan ve karalamalarla mücadeleye davet eder.
-Küba’yı istikrarsızlaştırmayı ve ülkeye dönük askeri müdahaleyi hedefleyen her türlü girişimi tereddütsüz reddeder.
-Küba halkının kendi kaderini belirleme ve egemenlik haklarına kayıtsız şartsız saygı gösterilmesi gerektiği konusunda ısrar eder.
-Soykırım suçu niteliğindeki ablukanın Küba’nın ekonomisine ve toplumsal refahına dönük olumsuz etkilerini daha derinlemesine ele alınması ve daha geniş bir kamuoyuyla paylaşılabilmesi için başta akademisyenler olmak üzere tüm aydınları göreve davet eder.
-Küba’ya dönük ablukanın kaldırılmasına yönelik dayanışma faaliyetlerinin hem ideolojik mücadele hem de maddi alanda güçlendirilmesi için yeni araç ve kampanyaların planlanması doğrultusunda adım atar.
-Tüm halkımızı, kardeş Küba halkıyla dayanışmayı yükseltmeye davet eder.