Veysel’in yaşıtlarıyla gülüp oynaması, koşup terlemesi yalnız yedi yıl sürmüştür. Daha yedi yaşında çiçek hastalığı karartmıştır dünyasını çünkü. Ama gönlü zengindir, yücedir işte. Bu zenginlik bağlamasının tellerine yansımış, türkü olup akmıştır Veysel’in dilinden. Yüreğini paylaşmıştır Veysel bizlerle. Yıllarca bağlamasıyla gönlünden kopanı bırakmıştır gelecek nesillere miras olarak.
Evet, gönül gözüyle görüyordu Veysel. Köy Enstitüleri’nde bağlama dersleri verdiği öğrencilerine aktardı gönül dünyasını. Yılmadı, öğretti. Öğrettikçe çoğaldı. Öğrencilerinin yüreğinde hayat buldu.
1973 yılına kadar çalar söyler Veysel. Sonrasında doğduğu köyde, Sivrialan’da kapanır gönül gözü. Veysel artık eserlerinde saklıdır. Türküleri her okunduğunda yeniden doğmaktadır.