Özel içerik:

ABD ablukasına 60 yıldır direniyorlar! Küba heyeti Türkiye’de

Ercan Küçük Soykırım seviyesine ulaşan ve 60 yılı aşkın süredir...

Sanal kumar bağımlılığı! Zafer Partili Aslan uyardı:  Her 10 çocuktan 8’i…

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, dijital...

Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden Kaybolan Çocuklar Raporu

8 yıldır istatistiği bile tutulmuyor! Diyarbakır’da sekiz yaşındaki Narin Güran’ın...

Faik Tunay: Yüzde 55 Tayyip’in ‘T’sini duymak istemiyor

CHP’nin din algısının zaman içinde değiştiği, özellikle mütedeyyin insanları anlama çabası içinde olduğu söyleniyor. Bu çizgi devam edecek mi yoksa köprüyü geçene kadar mı sürecek?

İnançlar konusu siyasete alet edilecek bir konu değil. Hangi siyasi parti olursa olsun, ‘Biz iktidara gelmek için mütedeyyin insanlara zeytin dalı uzatalım, iktidara geldikten sonra işimize bakarız’ mantığı ahlaksız bir davranış şekli. Bu bizlerin ya da partimizin savunacağı bir şey değil. Bugün TBMM’ne başörtülü milletvekilleri girebiliyorsa, kimse kusura bakmasın bunda CHP’nin büyük katkısı vardır. Bu talep gündeme geldiğinde CHP’den çatlak bir ses çıktı mı? Kemal Kılıçdaroğlu ‘bu bir inanç meselesidir. İsteyen istediği gibi meclise gelebilir.’ Dedi.  Kemal Kılıçdaroğlu ile değişen çok şey var. Bunları görmemek takdir etmemek vicdansızlık olur. Geldiğim günden beri şunu savunuyorum. Meseleye inanç eksenli değil de genel bir yaklaşım içerisinde bakmak lazım. CHP varsa herkes için var sloganı. Benim bugün partiye gelmemdeki en büyük etken bu.

CHP’yi sağa yaklaştıracak kişi olduğunuz söyleniyor…

Bazen kafamı yastığa koyduğumda şunu düşünüyorum. Bir yandan Cemaatin CHP’deki temsilcisi, paralel vekilim, bir yandan ABD’nin CHP’deki temsilcisiyim, bir yandan Sorosçu’yum, diğer yandan CHP’yi sağa yaklaştırıyorum. 35 yaşımda on parmağımda on marifet ( gülüyor) Benim bir tane derdim var bu partiyle ilgili. CHP gerçek anlamda sosyal demokrat bir parti olmayı yüzde yüz gerçekleştirdiği an CHP iktidar olur Türkiye’de rahatlar. Ertuğrul Günay 4,5 yıl AKP’de vekillik yaptı. Hiç kimse çıkıp da solcular AKP’yi ele geçirdi, AKP sola kayıyor dedi mi? Meclis başkan vekili Ayşenur Bahçekapılı kendisi CHP kökenli sosyalist birisidir. Ama Erdoğan Bahçekapılı’yı aldı başkanvekili yaptı. Kimse sosyalistler AKP’yi ele geçirdi dedi mi? Neden birileri Faik Tunay’ın ya da sağa yakın diğer isimlerin varlığından rahatsız? Bizim partinin rotasını sağa kaydırmak gibi bir derdimiz yok. Ben zaten sağa-sola çok da inanan biri değilim. Kaldı ki insanlar ideolojiye değil cebine, ekonomiye bakıyor. Herkesin derdi iyi yaşamak. Türkiye’de Cem uzan diye bir adam çıktı. Genç Parti diye bir parti kurdu 60 günde yüzde 7.3 oy aldı. Ne sağı ne solu? Türkiye’de hiç kimse artık ideolojiye bakarak oy vermiyor. İdeolojiye takılanlar binde 5, yüzde 1. Faik Tunay gibiler CHP’yi sağa yaklaştırmaya çalışmıyor. CHP hakkındaki eksik kötü algıları kırmaya, toplumun her kesimini kucaklamaya çalışıyor. Adam ülkedeki yönetim şeklini değiştirmeye çalışıyor, İstediği adamı alıp istediği yere koyuyor, bizde de bir bardak suda fırtına koparmaya çalışıyorlar.

CHP gerçekten herkes için mi var?

2010 yılında genel başkan olduktan sonra vurguladığı söz buydu Kemal Kılıçdaroğlu’nun. Bu toplumun her kesimini kapsayan kucaklayan bir söylem. Bunun içine Türk Kürt Alevi Sünni muhafazakar gayri-müslim de ateist de girer. Ben de geçmişte ANAP da siyaset yapmış biri olarak bu söylemden çok etkilendim. Kemal Bey’in samimiyetine inandım ve CHP’de varım. Ama Tek parti dönemindeki birtakım yanlışların üzerinden gidip 90 yıllık bir partiyi toptan kötülemek inkar etmek doğru bir yaklaşım değil. Geldiğim ilk günden beri söylüyorum. Bizim toplumumuzun en büyük eksikliği özeleştiri kültürünün olmaması. Yani bu sadece bir partiye ya da insana has değil bizim toplumumuza has bir eksiklik.  CHP olarak bizim de hatalarımız eksiklerimizi yanlışlarımız olmuştur ama biz bunların farkındayız. Özellikle Kemal Bey’le beraber herkesi kucaklamaya çalışan yeni bir anlayış var.

Düne kadar Sivas’ın ötesine geçemeyen bir parti olarak anılıyordu ama…

Recep Tayyip Erdoğan yıllarca söyledi bunu. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra kimse böyle bir iddia ortaya atamaz. Çünkü Kemal bey, 81 ili dört kez gezmiş, bir sürü organizasyona da katılmış. Çaba gösterdiğiniz zaman, geçmişte yapılan eleştiriler bugün yapılamıyor. Ama iktidar partisi CHP söz konusu olduğunda sadece Tek Parti dönemini ve o günlerin hatasını konuşuyor. Ben de onlara şunu soruyorum. Acaba 40-50 sene sonra bugünleri konuştuğumuzda, biz yaşarsak ya da bizden sonrakiler AK Parti’nin bu tek başına iktidar dönemini nasıl konuşacaklar, nasıl anacaklar acaba? Şimdi siz 50 sene öncesine gidip istediğiniz gibi eleştiriyorsunuz. Acaba 50 sene sonra sizi nasıl anacaklar? Geçmiş geçmişte kaldı. CHP elbette ki geçmişinde hatalar yaptı ki, bugün iktidar da değil.77 yılından beri iktidara gelemiyor. Kemal bey de bunun bilincinde. Partinin üst kademesi de bilincinde. Biz önümüze bakıyoruz.

Önünüze bakmak kadar geçmişle yüzleşmek de önemli değil mi?

Geçmişle reddi miras yapılarak yüzleşme olmaz. Ders alarak, hatalardan arınıp gelecekte bunları tekrarlamamak için yüzleşilir. 2015’te Türkiye’nin önünde bir sürü sorun varken her grup toplantısında sürekli olarak tek parti dönemine atıf yapılmasından bir milletvekili olarak bıktım. Tabiri caizse midem bulanıyor. İktidar partisine söylüyorum. Biz yaptığımız hataları da yanlışları da biliyoruz. Hiç kimse bize istikamet çizemez. Biz bunların farkında olmasak kabul etmesek bizi suçlayabilirler. Ama bugünkü iktidar hep tek parti dönemini kullanarak moda tabirle algı operasyonu yapıyor. Bazı şeyleri canlı ve diri tutmaya çalışıp, bunun üzerinden CHP’ye hep saldırı halinde. Bugün sağ siyasetin göz bebeği, vazgeçilmezi, doğal lideri olan rahmetli Adnan Menderes’e Demokrat Partiyi kurmadan evvel CHP milletvekiliydi. Bizzat Atatürk’ün ricasıyla CHP’yi girip siyaset yapmış biri. Rahmetli  cumhurbaşkanı Celal Bayar Atatürk’ün yani CHP iktidarının başbakanıydı.  Eğer bugün tek parti döneminde yapılan birtakım eksiklikler hatalardan dolayı özür dilemesi gereken CHP değil devlet. Tayyip Erdoğan gibilerin dedeleri, dedelerinin dedesi de CHP de siyaset yapıyordu. Şimdi bunu görmeden inkar etmeden siyaset yapamazsın. Cumhuriyet kurulduğunda bir tek parti vardı. Herkes orada siyaset yapıyordu. Ama bugün bizim tek işimiz çalışmak ve CHP hakkındaki algıları yıkmak, herkese gitmek.  O yüzden CHP varsa herkes için var.

CHP’yi tek parti geçmişiyle eleştiren iktidarın tek partiye benzediği iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün Tek Parti dönemindeki yanlışlıkları vurgulayan insanların sürekli 60-70 sene öncesine gidenlerin bugünkü uygulamalarına bakıyorum, Tek Parti dönemine rahmet okuturlar. Bugün Tayyip Erdoğan’ın kurduğu hegomanyaya, düzene baktığınızda iş adamları, sanatçılar, gazeteciler korkuyor. Ismarlama gazetecilerle TV programı yapıyor, istediği soruları sorduruyor ondan sonra demokrasi var diyor. Tek parti dönemini eleştirip basın özgür değildi diyor. İsmet İnönü üzerinden vuruyor ama bugün Tek Parti dönemine rahmet okutacak uygulamalar yapıyor. O yüzden ben bugün Tek Parti dönemini bırakıyorum ve 50 yıl sonra bugünkü iktidarın nasıl anılacağına bakıyorum.

Nedir rahmet okutan uygulamalar?

Bugün bir vatandaş olarak AK Partiye en çok kızdığım şey, ülkenin inanılmaz derecede kutuplaşması. Türkiye için yapılabilecek en büyük kötülük bu. Geçmişte sağ sol çatışmasının olduğu dönemlerde dahi hiçbir liderden bu kadar nefret edilmemiş. Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ın aldığı yüzde 43 oy var. Ama bu oyların yüzde 23’ü kemik oy yani Erdoğan ne yaparsa yapsın yine gidip AKP’ye oy verecek insanlar. Bunu kendileri de biliyor. Geriye kalan yüzde 20 yüzer gezer oylar. Yarın öbür gün merkez sağda yeni bir oluşum olması durumunda uçup gidecek oylar. Geriye kalan yüzde 55 ise bugün Tayyip Erdoğan’ın ‘t’sini duymak istemiyor. Kim yaptı bunu? Bu muhalefet partileri de yapmadı. Erdoğan’ın eline ciddi fırsatlar geçmişti ama heba edildi.  AKP adına değil de, ülkemiz adına heba edilen fırsatlara üzülüyorum. 2003 yılında daha başbakan olmayan Erdoğan bizim hedefimiz AB derken, bugün bizi kızdırmasınlar Şangay’a gireriz diyor. Bunu biz mi yaptık?

Kim yaptı?

2007 genel seçimler öncesi. Recep Tayyip Erdoğan bir televizyon programına çıkıyor. Ruşen Çakır, Kadir Çöpdemir ve Tayfun Talipoğlu gibi gazeteciler var. Kadir Çöpdemir ‘Sayın Başbakanım aldığınız maaş, geliriniz belli. Ama oğlunuz Bilal Erdoğan ile ilgili ciddi iddialar var. Üçüncü dördüncü gemisini aldığı söyleniyor. Bunlarla ilgili ne diyorsunuz?’ diye sorunca Erdoğan bugünkü gergin ve sinirli halinden uzak ‘ Şimdi gemi var, gemicik var.’ diyor. Cevap çok tartışıldı ama o gün bir gazeteci karşına geçip bu soruyu sorabiliyordu. Hadi bakalım bugün bir gazeteci aynı soruyu Erdoğan’a sorsun. Bu soruyu sorabilecek bir tane delikanlı gazeteci var mı? Ülkenin geldiği nokta bu. 2007’deki Tayyip Erdoğan bu, 2015’teki Erdoğan bu. Bunu ben demiyorum. Bunu kendisi yaptı,  hareketleriyle gösteriyor zaten.

Başbakan yardımcı Bülent Arınç ‘toplumun yüzde 50’si nefret ediyor, Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir’  sözleri bunu destekler nitelikte…

Her AKP’linin ayna karşısına geçip bu sözler üzerinde düşünmesi gerekiyor. Bunu bir muhalefet partili milletvekili söylediğinde kızıp, bağırıp, çağırıyorlar. Bunu AKP’nin kurucularından. Milli Görüş’ün en köklü en simge isimlerinden biri, tecrübeli bir siyasetçi olan Bülent Arınç söylüyor. Erdoğan’ın da bu sözler üzerinde düşünmesi gerekiyor. Anadolu coğrafyası enteresan bir yer. Tarih boyunca hiç kimse tam anlamıyla bir tahakküm kontrol kuramamış. 600 küsur yıllık Osmanlı İmparatorluğu dağılmış, küllerinden yeni bir cumhuriyet kurulmuş. Bugün bile hala Atatürk’ü kabul etmeyen, söven, eleştiren bir kesim var. Bu coğrafyada bu kadar başarılara imza atan, devrimler yapan Atatürk’ü bile kabul etmeyenler varken, sen Erdoğan olarak aldığın yüzde 43 oyla her şeyi istediğin gibi şekillendirmek istiyorsun. Böyle bir dünya yok. Birilerinin bunu ona anlatması gerekiyor.

Erdoğan’ı Özal’a benzetmek rahmetlinin manevi şahsına hakarettir

ANAP’ta siyaset yapan bir isim olarak, Erdoğan’ın Özal’a benzetilmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Bu rahmetlinin manevi şahsına yapılmış bir hakarettir.  Turgut Özal’ın tontonluğu, yumuşaklığı, hoşgörüsü yok. Hem Turgut  Özal’ın devamıyız, açtığı yoldan ilerliyoruz diyorlar ama Özal’ın kişiliğini, karakterini yaptıklarını hiç örnek almıyorlar.

Siyasetini örnek alıyorlar mı?

80 darbesi sonrası karışmış bitmiş bir Türkiye’ydi. Herkesi bir pota içine eritti ve çok da başarılı işlere imza atıldı. Anavatan Partisi Türkiye’ydi. AK Parti de ilk kurulduğunda ANAP’ı model almaya çalışıyordu ama n olduysa 2009’dan sonra Erdoğan başka bir kişiliğe büründü. Daha az tahammüllü, çevresini dinlemeyen muhalefete tahammülü olmayan bir yapı içine girdi. Bu ülkemiz için üzücü bir durum. Yaptıklarından dolayı sadece kendisi bedel ödese sorun yok ama bedeli hepimiz ödüyoruz. En ufak bir konuşmasına dolar, borsa inip çıkıyor. Siyasilerin daha aklı başında, hassas olması lazım. Bugün artan bir kutuplaşma, kamplaşma var. İnsanların okuduğu gazete, TV ayrıldı, gittiği kahveler ayrıldı. Bazı AKP’liler ‘Bizim reisin geri vitesi yok’ diyor. Allah aşkına bu övünülecek bir şey değil. Trilyonluk arabalarda bile 5 ileri bir geri vites var. Geri vites kendini inkar etmek rezil etmek demek değil. Olması gereken bir şey. Hep ileri gidemeyiz ki hayatta. Sanırım cumhurbaşkanını da böyle dolduruyorlar. ‘Efendim sizin geri vitesinizi yok. Halk sizi böyle seviyor, devam edin’ diyorlar. Sürekli ileri gidersen, bir yerde toslarsın bunun sonu duvar.

Özal döneminde de başkanlık konuşulmuştu. Bugün konuşulanlarla benzerlik taşıyor mu?

20 sene önce olan bir tartışmayla bugünün tartışması nasıl aynı olabilir. Böyle bir mantık var mı? Yeni doğan bir çocukla 20 yaşındaki bir çocuğun yapmak istedikleri hayta bakışı öncelikleri  aynı olabilir mi? Olamaz. Ama AKP’nin yaptığı en büyük hata bu. Sürekli Tek Parti dönemine, 30 sene öncesine, ‘bizden önce’ dediği noktaya gidiyor. Türkiye’de her şeyin tartışılması gerekiyor. Başkanlık da tartışılsın ama nasıl bir başkanlık? Erdoğan kafasında ‘yargı, parlamento ayak bağı olmasın tek adam sistemi olsun’ diyor. Bu coğrafyada olmaz. Ortadoğu ülkelerinde olur adına diktatörlük derler. Saddam Hüseyin, Kaddafi, Hüsnü Mübarek olur. Türkiye’de bu haliyle, bu anayasayla başkanlık sistemi olmaz. Hala darbe hükümeti tarafından yazılmış, 100 küsur kez değiştirilmiş adeta bir yamalı bohçaya dönmüş bir anayasayla yönetiliyoruz. Tam demokrat sivil, vesayet sisteminden arınmış, karmaşık olamayan kısa öz bir anayasa yapalım sonra başkanlık sistemini de tartışalım.

Ya dinin siyasete alet edilmesi…

Benim kalbimi yaralayan en önemli konu bu. Gerçek anlamda dindar olmaya, Cenabı hakkın emirlerini uygulamaya çalışan insanların en büyük üzüntüsü bu. Şekilsel Müslümanlık, İslamiyet daha doğrusu Emevi İslamiyeti uygulanıyor AKP neden tek başına iktidara geldi? Bu ülkede bazı ahmakların yaptığı hatalar sonucunda iktidara geldi.28 Şubat’ı hepimiz yaşadık. Bir ailenin evladını askere alıyorsunuz, şehit oluyor. Askerin annesinin başı kapalıydı denmiyor. Ama aynı anne başörtüsüyle baba sakalıyla ordu evine giremiyor. Böyle saçma, yanlış uygulamalar oldu bu ülkede. AKP de bu yanlışların sonucunda doğdu. Millet bilerek ve isteyerek oy verdi. Büyük bir umuttu AKP aslında. Bu yanlışları intikam kin duygusuyla hareket etmeden, bu yanlışları yapanların yüzüne vurarak belki onları da doğru yola sevk ederek icraatlar yapılacak dendi. Bugün bakıyorsunuz, şekilsel bir Müslümanlık var. Geçenlerde bir büyüğüm ‘Eskiden insanlar ev içinde ibadet yapar, dışarıda dünya işleriyle uğraşırdı. Şimdi evinde dünya işlerini, dışarıda şov amaçlı ibadetini yapıyor. Burada bir yanlışlık var’ dedi. Çok doğru bir tespit. Bugün sırf iktidara yaranmak, iktidarın birtakım nimetlerinden faydalanmak için bir sürü insan dindar oldu. Gerçek anlamda bunu uyguluyorlarsa mutlu olurum.

Uygulanmadığını nerden biliyorsunuz?

Ama televizyon dizilerinde sınırsız bir ahlaksızlık, bonzai kullanımı almış başını gidiyor, uyuşturucu kullanımı yüzde 200 artmış, alkol tüketimi yüzde 400 artış göstermiş, fuhuş deseniz aynı oranda. Başta İslami bir parti var sözüm ona İslamı referans alan politikalar var ve dindar nesil diyorlar ama topluma bakıyorum bizim gelenek göreneklerimizle alakalı olmayan şeyler. Bir ay önce umredeydim aynı şeyi Vahabilerde Suudlar ‘da da gördüm. İlk kez gittim ve orada da tamamen şekilsel bir İslamiyet var. Üzüldüm Bu kutsal topraklar kimlerin ellerinde diye. Bu İslamiyet değil ki. Kabe’nin etrafına 50-60 katlı gökdelenler yapılmış. Kalacağım oteli  son gün değiştirdiler. Nedenini sorduğumuzda, otelin yıkılacağını söylediler. Vefat eden ölmeden önce bir program açıklamış meğer. Kabe’nin etrafındaki bütün binalar yıkılacak yerine yenileri yapılacak. İsrafa bakın. İslamiyet’te böyle bir şey var mı? Ülkende insanlar açlık sıkıntı çekerken, Allah’ın evinin etrafındaki binaları her 10 yılda bir yıkıp yenisini yapıyorsun, İslam’ın bayraktarlığını da kimseye bırakmıyorsun. Bu şekilsel bir İslamiyet ve Müslümanlık. Türkiye’de de birileri buna özeniyor, bunu uygulamaya çalışıyor. Anadolu İslamiyeti’nde böyle bir şey yok. Toplumda açtıkları en büyük yara bu. Şekilsellik ön planda, derinlik yok. Camilerde, cumalarda görüneyim, kandillerde, bayramlarda tweet atayım. İslamiyeti bilme var mı yok.

Bunlar Ulusalcı falan değil!

Seçimlere yakın CHP’li vekiller ile ilgili bazı kasetlerin çıkacağı iddiaları var…

Bu kasetler mevzuunu konuşmak dahi istemiyorum. Siyasi rakiplerimize bile bu ahlaksızlığı kim yapıyorsa onun yakasına ben yapışırım. Ben ne diğer parti temsilcilerinin ne de kendi partimdeki temsilcilerle ilgili kaset iddialarının konuşulmasını doğru bulmuyorum. Bunu kim yapıyorsa yapan benim babam dahi olsa Allah iki yakasını bir araya getirmesin.

CHP’ye gelişinizden rahatsız olanlar mı var?

Partiye geldiğimden beri belli kesimler tarafından hakkımda birtakım iddialar çıkarılıyor. Benim umurumda bile değil ama soruldu cevap vereyim. Kim çıkardı bu iddiaları?  Toplumda hiçbir karşılığı olmayan İşçi partisi uzantıları, binde 5’lik bir kesim CHP’ye geldiğimden beri bana takık. Söylemlerimden ve siyaset tarzımdan rahatsızlar. Bu  çıkışlar birilerini rahatsız etti. Yıllardır CHP’yi batıran güruh. Bunlar milletten CHP’yi soğutanlar. Sovyet dönemindeki gibi insanlar tek tip olsun diyen zihniyet.

Kimler o zihniyet?

Yıllardır CHP’yi batıran güruh. Bunlar milletten CHP’yi soğutanlar. Sovyet dönemindeki gibi insanlar tek tip olsun diyen zihniyet. 30 yaşında sağdan gelen, ANAP kökenli bir adam milletvekili olmuş. Baştan bunu kabullenemediler. Üzerime oynamaya başladılar. Onlar benim üzerime oynadıkça inadına ben de onların üzerinde oynadım.  Mesela Bediüzzaman Said Nursi’nin ölüm yıldönümüyle alakalı bir tweet attım. ‘Risale-i Nurların okunması gerektiğini düşünüyorum. Rahmetliyi iyi anlamak  gerekiyor’ dedim. Hemen Nurcu milletvekili dediler. Bu sözleri söyleyen herkes Nurcu mu oluyor. Kaldı ki bir tarikata cemaate bağlı olmak ayıplanacak bir şey değil ama benim Nurcu olmadığımı herkes biliyor. Öyle olsam öyleyim derim zaten. Said Nursi’nin okuduğum eserlerinden etkilendiğim nokta Osmanlı’nın çöküşüne dair tespitlerinden biridir. Bilim ile dinin mecz edilmemesini Osmanlı’nın çöküşündeki etkenlerden biri olarak görüyor. Bunu söyleyen ateist de olsa takdir ederim. CHP’ye geldiğimden beri ayırt etmeden bütün kanallara çıktım, gazetelere röportaj verdim. Yurt dışına çıktığımda Türk okullarını da ziyaret ettim.  Ama o kadar ahmaklar ki Ruanda’ya gittiği ilk ziyaret ettiğim okul Süleyman Hocaefendi’nin okullarıydı. O okulda çektirip paylaştığım okulu ertesi gün sürmanşetten CHP’li vekil Fetullah Gülen’in okulunda diye verdiler. Bunu yaptılar ama sinmedim. Benim her kesimden cemaatten arkadaşlarım var. Bana yakınlık gösterene ben de yakınlık gösteririm.

Peki CHP bu zihniyetten temizlendi mi?

Valla Ulusalcı diye biliniyor bu grup ama vatanını milletini sevmek, sahip çıkmaksa ulusalcılık hepimiz ulusalcıyız. Ama bunlar ulusalcı falan değil. Bunlar tek tip isteyen kendisinden başka kimseye yaşam hakkı tanımayan ve kendisinden başka herkesi eleştiren mutsuz bir azınlık. Adamın 45-50 bin tirajı olan bir gazeteci var her gün CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyor. CHP’nin yöneticilerini eleştiriyor. Senin yazdığın gazetenin sahibi bugün adı Vatan olan İşçi Partisinin genel başkanı. Adam partiyi binde 5 ‘ten bir gram yukarı çıkaramamış, onunla ilgili bir tane yazı yazmayıp sürekli CHP’yle uğraşıyorsun. Üzüldüğüm nokta, CHP içindeki bazı insanlar da bunlara çanak tutuyor. İtibar bile etmem. Etmediğim için deliriyorlar zaten. Bunlar CHP’yi zayıflatma çabaları.

130 küsur maddelik bir paketi molotofa indirgediler

İç güvenlik paketinde 37 madde geçti. Neler oluyor mecliste bu paket görüşülürken…

Bunu da sağlıklı tartışamıyoruz. İktidar Partisi temsilcileri soruyor. Molotof atana yüzünü kapatana ceza verilmesin mi diye? İyi de kardeşim 130 küsur maddelik bir paketi molotofo yüz kapatmaya bağlıyorsunuz. Mesela bir maddeden bahsedeyim. Biz sizinle Erdoğan hakkında konuşuyoruz bir vatandaş bizi gidip gammazlıyor. Karakoldan gelip sayın cumhurbaşkanı hakkında konuşuyormuşsunuz, karakola gelip ifade vereceksiniz deniyor. Bu olacak. Bunu nasıl savunuyorlar? Böyle bir mantık olabilir mi?

Turgay Oğur’un camii çıkışı geçen hafta başına gelenler gibi…

Turgay Oğur yakın arkadaşım aradım o gün doğru mu diye sordum. Duyunca doğrusu şaşırmadım, çünkü bu yasanın içinde bu da var. Ve ben bunu onaylayamam. Ama iktidar bir konumda çok yetenekli. Bizim muhalefetin en önemli eksikliği. Bunun üzerinde düşünmemiz lazım. İktidar müthiş bir algı operasyonu yapıyor. O kadar başarılılar ki.130 küsur maddelik paketi alıp, molotofa indirgediler. Vatandaşa da ‘Bunları görüyor musunuz, bunlar Molotof atanlarla beraberler’ diye gösteriyorlar. 17-25 Aralık’ta da yaptılar.  Birçok şeyi aldılar, kapattılar algı operasyonu yaptılar. Bizim muhalefet olarak bunu konuşmamız lazım. Biri bir şey söylüyor, hemen sosyal medyadan başlayan bir algı ile başarılı oluyorlar.

Algı operasyonu 17-25 Aralık’ı kapattı belki ama unutturur mu?

Meselenin hukuksal siyasi ve vidan boyutu var. Siyasi güç iktidarda olduğu için Meclisten çıkan yasalarla kapatıldı. Bir de vicdan boyutu var ki, vicdanlarda mahşere kadar sürecek. O süreçte anlayarak takip etmeye yorumlamaya çalıştım. Mesela 700 bin liralık bir saat iddiası çıktı. İlgili bakan önce böyle bir saat yok dedi. Sonra böyle bir saat var, kendim aldım dedi. Sonra kendisinin almadığı ortaya çıkınca Reza Zarrab aldı parasını ben verdim dedi. En sonunda da saat var, Reza aldı parasını da ben vermedim dedi. Şimdi bir ay içinde beş yalan. Öbürü bakara- makara diye ayetlerle dalga geçti. İnkâr edemediler. Para sayma makinaları, paraları polis koydu dediler. Bunu söylemek için bir insanın akıl noksanlığının olması lazım. Geçenlerde bir canlı yayında bunların yalaka gazetecisine sordum. “Paraları paralel polisler koyduysa, neden daha sonra Reza Zarrab ve birkaç kişi faiziyle birlikte geri aldı? O zaman bunlar tam sahtekar. Kendilerine ait olmayan bir parayı faiziyle alıyorlar.” dedim. Bana bunun cevabını versinler, bütün kameralar önünde ’17-25 Aralık operasyonu yalandır, hükümete darbe yapılmaya kalkılmıştır’ diyeceğim.

Bu operasyonları yapan polislerin tutukluluğuna, savcıların görevden alınmasına nasıl bakıyorsunuz?

Sayısal çoğunlukları olduğu için istediklerini yapıyorlar. Evet polisler içerde, savcılar görevden alındı belki dava kapatıldı ama 17-25 Aralık tarihteki yerini aldı. Artık kimse unutturamaz. O yüzden bugün bu polisler içerde, yarın iktidar baskısıyla başka insanlar da tutuklanabilir ama hiç önemli değil. Bugünler de geçecek. Yapılan hiçbir şeyin gizli kalması mümkün değil. Tarihte öyle yalanlar vardır ki, beş yüz, bin yıl sonra ortaya çıkar. Bu zamanda sabırlı olup mücadele etmek lazım.

Bir siyasi lidere kutsallık atfetmek Allah’a şirk koşmaktır

Muhalefet eden, eleştiren herkes son günlerde vatan haini ilan ediliyor…

Hiç kimse hiçbir şahıs TC devletinden daha önemli değil bu ister Tayyip Erdoğan ister başkası olsun. Bugün Türkiye’nin temel problemlerinden biri bazılarının Erdoğan’ı TC devletinden daha üstün tutuma çabasıdır. Bizim hiçbir siyasi partiyle problemimiz yok ama bazı insanlar Erdoğan’ dokunulmaz bir mit kutsal gibi sunma çabasında. O yüzden ben o insanlara hep bu dünyanın faniliğini ve geçiciliğini anlatıyorum. Bir siyasi lidere kutsallık atfetmek Allah’a şirk koşmaktır zaten.

Fuat Avni nin yazdıklarıyla ilgilenmediğinizi söylüyorsunuz

Öyle ama Fuat Avni’nin yazdığı her şey çıktı bugüne kadar. Bu ilginç tabi. Ama geçenlerde Erdoğan ‘Delikanlıysan gerçek isminle yazsana’ demesi beni şaşırttı. 77 milyonluk koca bir ülkenin hem de halk oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanının Twiter’da 8 yüz bin takipçisi olan bir kişiyi kaile alıp, laf atması. Bu hesabın amacı zaten seni delirtmek, senin bazı şeylerini ortaya çıkarmak neden gerçek adıyla yazsın. Bunu nasıl dikkate aldığının göstergesi.

CHP’li Umut Oran ile gazeteci Emre Uslu arasında Twitter’dan mesajlaşma iddialarını nasıl yorumluyorsunuz?

Allah aşkına CHP li milletvekillerinin hepimizin ev cep telefonları dinleniyor, özel hayatı didik didik ediliyor. Af edersiniz giydiğimiz iç çamaşırının rengini bile bilir halde. Biz de salak gibi gidip sanal ortamda mesajlaşacağız. Buna inanan gerçekten ahmaktır. Buna inanmak isteyene hayret ediyorum. Havuz medyasındaki gazeteciler gazetecilik onurunu da ayaklar altına aldılar artık. Bunlar çamur at izi kalsın olayını da aştılar. Bir şey söylüyorlar, çıkıp açıklama yapsan bir dert, sussan bir dert. Bütün medya ellerinin altında her gün birini hedef gösteriyorlar. Onunla ilgili iddialar ortaya atıyorlar. Türkiye’nin böyle uzun süre devam etmesi mümkün değil. Nereye kadar gidecek? Ortadoğu’da en baskıcı yönetimlerin yıkıldığına şahit olduk. Burası başka bir yere benzemez. Birinin böyle tahakküm kurması mümkün değil.

Hidayet Karacayı ziyaret ettiniz…

Hapse düşmüş birini ziyaret etmek benim için bir insanlık vazifesi. Bizim bugünkü milletvekilimiz Haberal, MHP Milletvekili Engin Alan, Mustafa Balbay da  içerdeyken ziyaret ettim. Benim bir ayrımın yok yani. Hidayet Karaca son derece moralli. ‘bugünler de geçecek, bu da bir imtihan sabır etmemiz lazım’ diye bakıyor. İnanan bir insanın başka bir şey düşünmesi mümkün değil. Kendisine mahkemede isnat edilen suçla ilgili bir şeyden bahsetti. Kendisiyle ilgili bir kasetten söz etmiş hâkim. Karaca kaseti dinlemek istemiş, hâkim kaseti dinlemek için avukatların başvuru yapması gerektiğini söylemiş. Avukatlar başvuru yapmış ama sonra böyle bir kaset olmadığı ortaya çıkmış. Hâkim de evet kaset yok demiş ve daha sonra iddiadan düşmüşler. Bunun gibi birkaç örneği anlattı. Gerçekten olanlar ortada.

Ortadoğu’ya abilik hülyası devam ederse başımıza dert alırız

Balkanlarla olan bir gönül bağınız var. 3 yıl farklı ülkelerde yaşadınız. Türkiye’nin komşularla sıfır sorun politikasından değerli yalnızlık konumuna gelmesini gözlemleme fırsatınız oldu mu?

İktidarın yaptığı en başarılı şey algı operasyonu dedim ya. Bu da ona bir örnek. Komşularla sıfır sorunluyken, birtakım hatalar yapıldı ve bu hataların kabul edilmesi gerekirken adamlar değerli yalnızlık diye bir şey attı ortaya. Çıldırmamak elde değil. Yalnızlığın değerlisi mi olur? Katar vardı Ortadoğu’da onunla ilişkiler limonileşmeye başladı. Allah rızası için bir tane müttefik ülke gösterin. Ama onlara göre bizi kıskanıyorlar, Türkiye’nin güçlenmesini istemiyorlar. Ortadoğu’da Arap baharı döneminde Erdoğan posterleriyle yürüyüş yapılıyordu. Ama bugün gelinen noktaya bakın Türk düşmanlığı başladı. Mesela Libya’da Türk firmaları yasaklı, Türkler tahliye ediliyor. Bütün bölgede aynı şekilde Suriye’de Irak’ta, Mısır’da. Ne oldu?  Ortadoğu coğrafyası sakat bir coğrafya burada izleyeceğiniz politikalarda çok dikkatli olmak zorundasınız. Bugün Türkiye Cumhuriyeti ve İran dışında bölgedeki ülkeler kalemle Sykes Picot anlaşmasıyla sınırları çizilmiş suni ülkeler. Şimdi sen çıkacaksın bu ülkelerin abisi, lideri olacaksın. Yedirmezler ki! Bu hülya devam ederse de başımıza dert alırız.

Allah Hac da nasip etsin…

Bir ay önce beş CHP’li milletvekili ile yaptığınız umre nasıl geçti?

Meclis çatısı altında olduğum diğer milletvekili arkadaşlarla umre yapmak farklı bir tecrübe oldu. İhsan Özkes beni de davetti. Annemle gidecektim zaten, bu plan olunca hep beraber gittik. Tarifsiz bir duygu. Allah gitmeyen ve isteyen herkese nasip etsin. Anlatılacak, konuşulacak bir şey değil. Yaşanarak tecrübe edilecek bir şey. Allah en kısa zamanda hacca gitmeyi de nasip eder inşallah.

Umrede çekilmiş fotoğrafları paylaşarak dini kullandığınızı düşünenler olduysa…

Ben zaten böyle fotoğraflar çekip paylaşan biri değilim.  Bulunduğum fotoğraf kareleri de o anı ölümsüzleştirmek hatıra olsun diye çekilmiş fotoğraflar. Deniz kenarında, piknikte, eğlencede çekilmiş bir fotoğraf gibi bakılabilir.  Nerede ya da hangi anı olduğu önemli değil. İnanın böyle bakanlar kötü düşünceli insanlardır.

Ailem siyaset atılmamı istememişti

Babanızın siyasetinizle ilgili tavsiyeleri, eleştirileri oluyor mu?

ANAP’tan siyasete atılırken, ailem çok da girmemi istemedi. Yaşanan acı darbe tecrübeleriyle beraber, aynı aileden insanların sağ sol yüzünden birbirini katletmesinden dolayı siyasete girmemi istemediler. Ama hep de şu söylendi Türkiye’de. Neden iyi yetişmiş insanlar yabancı dil bilen üniversite mezunları toplumun gerçeklerinden uzak olmayan insanlar siyasete girmiyor dendi. Bu sebeple siyasete girmiş olmayı önemsiyorum. Bizim gibi insanlar siyasete girmediği zaman, işsiz güçsüz insanlar siyasete giriyor. Sonra neden siyaset bunların elinde deniyor? İlk başta karşıydılar ama şu an en büyük destekçim ailem. Bugüne kadar onları utandıracak hiçbir şey yapmadım. Doğru bulduğum yolda ilerliyorum. Eğer genç yaşta milletvekili olduysam, televizyon gazeteye çıktığında kamuoyuna faydalı şeyler söylediysem, yaptıysam ne mutlu bana. 15-20 sene vekillik yapıp bir kez televizyona çıkmamış, soru önergesi vermeyenler var. Benden beklenenin çok üzerinde performans göstermeye çalışıyorum.

Belki röportaj vesile olur, kısmetim açılır!

Bu yüzden evliliğe fırsat bulamıyorsunuz sanırım…

Aynen öyle. Bunu özellikle vurgulayalım. Belki röportaj vesile olur kısmetim açılır. ( gülüyor) Annem özellikle çok istiyor. Ama en son anneme şunu söyledim. ‘Siz tabi ki evlenmemi torun sahibi olmak istiyorsunuz. Ama şu an toplumda evlenip, çocuk sahibi olup sonra boşanan bir sürü insan var. Acele evlenip yanlış bir tercih yapmaktansa, doğru tercih için beklemek lazım’ dedim. Bir de bu evlilik kesinlikle nasip işi. Belki benim kısmetim Amerika’da Afrika’da belki çok yakınımda bunu bilemem. Evleneceğin insanı seçme gibi bir durum olduğuna da inanmıyorum. Nasip, kısmet.

Tuğba Kaplan 08.03.2015

ZAMAN

Son Eklenenler

ABD ablukasına 60 yıldır direniyorlar! Küba heyeti Türkiye’de

Ercan Küçük Soykırım seviyesine ulaşan ve 60 yılı aşkın süredir...

Sanal kumar bağımlılığı! Zafer Partili Aslan uyardı:  Her 10 çocuktan 8’i…

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, dijital...

Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden Kaybolan Çocuklar Raporu

8 yıldır istatistiği bile tutulmuyor! Diyarbakır’da sekiz yaşındaki Narin Güran’ın...

Yeni FETÖ, Menzil mi?

Nasıl bu kadar büyüdüler, zenginleştiler? Hangi bakanlıklarda kadrolaştılar? Yeni...

Gündeme Dair

ABD ablukasına 60 yıldır direniyorlar! Küba heyeti Türkiye’de

Ercan Küçük Soykırım seviyesine ulaşan ve 60 yılı aşkın süredir...

Sanal kumar bağımlılığı! Zafer Partili Aslan uyardı:  Her 10 çocuktan 8’i…

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, dijital...

Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden Kaybolan Çocuklar Raporu

8 yıldır istatistiği bile tutulmuyor! Diyarbakır’da sekiz yaşındaki Narin Güran’ın...

Yeni FETÖ, Menzil mi?

Nasıl bu kadar büyüdüler, zenginleştiler? Hangi bakanlıklarda kadrolaştılar? Yeni...

‘Ekonomist Bilal, babanın saraydaki harcamalarına bir bak’

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Hazine ve Maliye...

ABD ablukasına 60 yıldır direniyorlar! Küba heyeti Türkiye’de

Ercan Küçük Soykırım seviyesine ulaşan ve 60 yılı aşkın süredir devam eden ABD ablukasına karşı mücadele eden Küba devletinden bir heyet, Türkiye’ye geldi. Türkiye Komünist...

Sanal kumar bağımlılığı! Zafer Partili Aslan uyardı:  Her 10 çocuktan 8’i…

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, dijital bağımlılığın çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çekerek özellikle sanal kumar bağımlılığına karşı aileleri uyardı. Her 10...

Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden Kaybolan Çocuklar Raporu

8 yıldır istatistiği bile tutulmuyor! Diyarbakır’da sekiz yaşındaki Narin Güran’ın kaybolduktan sonra cansız bedenine ulaşılması ve bu süreçte yaşananlar Türkiye’deki kayıp çocuklar gerçeğini bir kez...