Yüksek Seçim Kurulu (YSK) aldığı kararla, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal etti. Hem hukuki hem siyasi etki yaratan karara siyasi partiler başta olmak üzere toplumun birçok kesiminden farklı yorumlar gelmeye devam ediyor. 23 Haziran’da tekrarlanacağı belirtilen seçimle ilgili birçok soru soruluyor. Röportajlık olarak toplumun merak ettiği soruları 20’den fazla seçimde hakimlik yapan Emekli Hakim Turan Ateş’e sorduk. Ateş, YSK’nın aldığı kararın hukukiliğinden, sandık kurullarının nasıl oluşturulduğuna, adayların kimler olacağına birçok soruyu, Roportajlik.com okurları için cevapladı.
Röportaj: Uğur TEMEL – Enis DERDİMENTOĞLU
UĞUR TEMEL (UT): Yıllarca seçim hâkimliği görevinde bulundunuz. Yüksek Seçim Kurulu(YSK) İstanbul’daki seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Bunu hukuki açıdan nasıl değerlendirirsiniz?
TURAN ATEŞ (TA): Türkiye’de yönetime seçimle gelmek isteyenleri veya gelenleri seçim kurullarındaki hâkimler onaylar. İlçe seçim kurulları ilçede, il seçim kurulları ilde ve YSK ülke genelinde seçimleri denetler. Seçim kurulları seçimlerde yapılan yanlış işleri düzeltirler. Yapılan yanlış, seçim sonucuna doğrudan etkiliyse, seçimi iptal edebilirler. Yeni bir gün belirler ve seçim yaptırabilirler.
SANDIK KURULLARI NASIL OLUŞTURULUYOR?
UT: Yani YSK’daki hâkimler diyor ki, ”İBB Başkanlığı seçimlerinde yanlış bir takım hadiseler oldu, bu yüzden seçimi iptal ediyoruz”. Tek bir zarfa birden fazla oy pusulası koyduk. Büyükşehir Belediye başkanlığında şaibe var da, diğer oy kullandığımız adaylar için şaibe nasıl olmuyor?
TA: YSK Başkanı açıklama yapmadı onu da ben anlamış değilim. Oradaki kıstas şu, YSK açıklamalarda, ‘Bazı sandıklarda görevlendirilen memurlar devlet memuru değil. Kimi FETÖ’cü, kimi şu, kimi bu. Bunu nedenle bir kanunsuzluk, bir usulsüzlük var. Ben İBB Başkanlığı seçimini iptal ediyorum ve şu tarihte olmasını karara bağlıyorum’ dedi. Ancak bu resmen açıklanmadı. Tamam, yetkileri var, iptal edebilirler fakat sandık kurullarını, ilçe seçim kurulları olarak, biz oluştururuz. Ben 20’den fazla seçimde ilçe seçim kurulu başkanlığı yaptım. Hatta 2000 sayfa da ”Demokrasi, Siyasi Partiler ve Seçim” adlı Bilge Hukuk yayınevinden çıkan, Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden’in de görüş bildirdiği bir kitabım var. Bu konuları orada uzun uzun açıkladım. Biz sandık kurullarını oluştururken mülki amirliklerden, ilçede ilçe kaymakamlığı, ilde ise il valiliğinden tüm kamu çalışanlarının listesini isteriz. Mülki amirliklerde de tapudan, vergiden, milli eğitimden, bankalara kadar, müdürlerden hizmetliye kadar tüm liste var. Bu listeler bize gelir. Ben uygulamada şöyle yapardım bir önceki sandık kuruluna bakarım oradaki sandık başkanı ve memurlara bakarım, bu kişilere mülki amirliğin verdiği listelerde adları varsa onlara ağırlık veririm, oldukları yerde bırakırım. Çünkü tecrübeliler ve orada seçim yönetmişlerdir ve oradaki seçmeni, görevlileri tanırlar. Ben adliye personeline her zaman öncelik verdim. Müdürlere ve kâtiplere seçim kurulu başkanlığı verirken mübaşirlere de memurluk verdim. Bakın, belediyede mimar-mühendis, Türkiye Elektrik Kurumu’nda elektrik mühendisi gibi kişiler kadroda memur diye gözükmez işçi olarak gözükür. Böyle kişiler kamu görevlisi ve üniversite mezunu. Ben onlara neden böyle bir görevi vermeyeyim ki? Ben doktorlara bile Ümraniye’de sandık kurulunda görev verdim. Önemli olan şu, ne gibi bir suiistimal yapıldı? Bunun belirlenmesi gerekir ki belirleyen de ilçe seçim kurulu başkanı olan hâkimdir. Sandık kurullarında bilmeden de hatalar olabilir. İlçe seçim kurulu bunları düzeltir. Ancak, orada bir suç unsuru varsa bunu; Cumhuriyet Savcılığı’na bildirir. Bakın İzmit’te bir seçim yönetiyorum başkan devlet memuru. Onunla CHP’nin sandık kurulu üyesi kavga etmişlerdi, ikisininde görevine son verdim ve savcılığa bildirdim. Buna yetkim var ama dışarıda partililerin birbirine girmesi konusunda bir yetkim yok. O kolluk kuvvetlerinin görevi. YSK’nın bu kararı beklenmeyen bir karar. Ben ilçe seçim kurulunda bu kararı beklemiyordum. Çünkü seçime bir hile karıştırma durumu yok ama YSK bu kararı verdi. Şimdi seçim süreci tekrar başlıyor.
UT: YSK’nın kararı kesin değil mi efendim?
TA: Kesin. İlçe Seçim Kurulu bu kararı verdikten sonra şunu da açıklaması gerekir: Aynı seçmen listesi, aynı aday listesi ile partiler seçime gidecekler. Çünkü bu genel bir seçim değil, ara seçim. İptal edilen seçimin ardından gelen tamamlayıcı bir seçim.
ADAYLAR DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?
UT: Peki herhangi bir partinin adayı, ”Ben bu seçime girmek istemiyorum, istifa ediyorum” deme hakkına sahip midir?
TA: Bakın seçmen listesi güncellenmez. Aday listesi de güncellenmez. İstifa etmek isteyen adayın istifa dilekçesi işleme konmaz, yeni bir aday arayışına girilmez. Ancak bu aday seçimi kazanırsa istifa dilekçesi işleme koyulur. Adaylardan birisi ölürse onun yeri doldurulmaz. 1977 seçimlerinde Adalet Partisi adayı bir kalp krizi sonucu vefat etti. Aday listesi kesinleştiğinden AP yeni bir aday çıkartamadı. İstanbul seçimlerinde partiler 31 Mart’a kiminle çıktıysa onunla seçime tekrar girmelidir. Bunu YSK’nın değiştirme kararına katılmıyorum bu yanlıştır. Bunu 2003’te Siirt’te yaptılar. Öyle hatalı bir karar verildi ve bu hatadan dönülmedi. Aday listesini güncelliyorsun da neden seçmen listesini güncellemiyorsun. Partilerin, kesin olmayan aday listesi çıkartıldığında askıya alınır, o süreçte adayların durumu incelenir uygun olmayan bir durum görüldüğünde bildirilir ve yerine yeni aday çıkartılır.
UT: Yani kanunen bunun bir karşılığı var mıdır? Adaylar kesinleştikten sonra hiç bir değişiklik olamaz şeklinde bir madde var mıdır?
TA: Seçim kanununun, 298 sayılı yasası1961’de çıkarılan bir yasa. Zaman zaman değişikliğe uğradı. Pozitif bir düzenleme, kural yok. Uygulamalar, YSK’nın ilçe kurulu kararları bu doğrultuda. Siirt’te seçimde yer alan başkanvekili benim arkadaşım. Ona dedim, ”Siz bu kararı nasıl aldınız?” Bana, ”Turan’cığım bak bakalım benim adım orada var mı?” dedi. Baktım ki hakikaten başkanvekilinin adı yoktu. Diğer delegelerin katılımıyla öyle bir karara varılmış. O dönemin başkanının süresi doldu, Yargıtay’a döndü orada da fazla duramadı 65 yaşını doldurmadan, 2 senesi hala varken yaş haddinden emekli oldu.
UT: Adaylarla ilgili bir sorum daha var. YSK’nın kararı kesin itiraz edilemez dediniz. YSK’nın adaylarla ilgili herhangi bir kararına itiraz edilebilir mi?
TA: Hayır. YSK’nın verdiği her türlü karar kesin, bir itiraz olmaz. Çünkü itiraz edilecek birim yok. YSK, ”Partiler adaylarını yenileyebilirler gibi bir karara varmışsa” herkesi bağlar. Ancak, ”Ben yanlış buluyorum” diyebilirsiniz ama YSK’nın aldığı kararlar kanun gücündedir.
UT: Yani siz diyorsunuz ki, “Yasal olarak, YSK’nın işleyişine dayanarak, YSK İBB Başkanlığı ile beraber belediye meclisi üyeliklerini, ilçe belediye ve muhtarlık seçimlerini de iptal etmesi gerekiyordu”?
TA: Evet doğru. Şimdi ilçe seçim kurulu ilçede bulunan en kıdemli hâkimin başkanlığında, 2 memur, 4 asil, 4 yedek olmak üzere en çok oy almış partilerin yollayacağı temsilciler ve en kıdemli 3 hâkimden oluşur. YSK ise 6’sı Yargıtay üyesi, 5’i ise Danıştay üyeleri arasından, seçim yapılarak gelir ve bunlar içinde de bir başkan ve bir başkanvekili seçilir. Başkan Yargıtay’dan gelen üyeler arasından seçilirken başkanvekili Danıştay’dan gelen üyeler arasından olur. Bunların haricinde 2 üye Yargıtay’dan 2 üye Danıştay’dan olmak üzere yedeğe ayrılır. Bugün YSK’da görev yapan başkanvekili ve diğer 4 üyenin seçim hâkimliği yok. Yargıtay’a bakalım. Savcılıktan gelmişse yok, Bakanlıktan gelmişse yok ya da kıdemi yeterli değil. Belki de YSK’daki 11 kişinin hiçbirinin seçim hâkimliği yoktur. Hiç mutfağa girmemiş birine malzemeleri verip, ”Konuk geldi gir mutfağa şu yemekleri yap” diyoruz. 298 sayılı yasada yapacağınız bir değişiklikle İdari Yargı hâkimlerine de seçim hâkimi olabilmeyi sağlamamız gerekiyor. YSK’dan gelenlerin de en az bir yerel bir milletvekilliği seçimi yapmış olması gerekir. Yedeğe ayrılanlar için de kura ile değil hangisi seçim hâkimliği konusunda kıdemliyse onu almanız gerekir. Sıkıntıyı buradan çekiyoruz. Bugün benim kadar seçim gören arkadaşlar oraya gelseydi bu sıkıntıları yaşamazdık.
“5-0 DA OLABİLİR”
1988’de Galatasaray Avrupa kupalarından birinde bir takıma 3-0 deplasmanda yenilmiş, Özal’da burada 5-0 yenersiniz demişti ve öyle de olmuştu. Bu yeniden yapılacak seçim sonrası böyle bir sonuçta olabilir. Artık seçim iptalinin tartışılacak bir yönü olabilir ama herkesi bağlar.