Özel içerik:

“ABD, Cumhuriyetini kaybediyor”

Türkler, Ruslar, Çinliler, BRICS ya da ŞİÖ üyesi ülkelerin...

“İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı veri sunmalıdır”

Türkiye’de kadın cinayetleri artıyor Türkiye’de kadın cinayetleri oranında yeniden artış...

THTM: Bu Meclisin Anayasa Yapmaya Yetkisi Yoktur

TBMM yeni yasama dönemine yeni anayasa tartışmaları arasında girdi....

Kobane Üzerine Soruşturmalar

21.10.2014

DÜNYA EKSPRES HABER

Kobanede IŞİD ve terör örgütü YPG savaşırken bunun cefasını mazlum halka çektirmeye çalışan özgürlük hareketleri mensupları . Olmayacak şeyler oluvermekte Kobaneyi bir taraftan Terör örgütü PKK ve uzantılardan temizlemek isteyen IŞİD ‘in yanlış siyaseti bir yandanda Suriyede ki binlerce insanın ölümüne kör sağır kalan sol güçler; sokakları ateşe vermek  dükkanları yağmalamak müslüman gençleri öldürmeyi sıradan bir vaka gibi önümüze sermeye çalıştılar sanki Yıllardır ,aylardır haftalardır o günleri bekliyormuş gibi sokağa inenler.Kobanede olan bitenleri Kobane dosyasını değerli yazarlara sorduk onlarda sizin için cevapladılar.

 

Kobani’deki savaşın seyri, Türkiye’nin dış politikasını ne yönde etkiler ve Suriye’deki mevcut durumu hangi istikamete getirir. Kobani’nin düşmesi durumunda ya da tam tersi bir durumda ABD, İsrail NATO üçgeninde, olası gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz? Türkiyenin iç siyasetine ve özellikle çözüm sürecine nasıl bir etkisi olur? Hükümetin sokak olaylarına karşı mevcut tavrı sizce nasıldır? Nasıl olmalıdır?

Abdurrahman DİLİPAK:

Kobanide savaş ya bir ateşkesle biter ya da her iki taraftan birinin gücü tükenene kadar devam eder..
Türkiyenin dış politikası belli. O bölge için güvenlik bölge teklif ediyor. Türkiyenin dış politikası bu olaydan etkileneceğinden daha çok, Türkiyenin dış politikasından bu bölgenin etkilenmesi söz konusu..
Kobani için uluslararası koalisyon yapacağını yapıyor zaten.. Onlar krizin derinleşmesini ve yayılmasını isterler.
PKK Kobaniyi bir iç politika meselesi haline getirmeye çalışıyor. Kanton politikasını destekliyor.. Barış sürecini pazarlık konusu pazarlık konusu haline getirmeye çalışıyor. Hükümetin PKK konusuna karşı tavrı başından beri değişmedi. Barış sürecine evet ama dayatmaya hayır.
Akil adamlarla yapılacak görüşmeden sonra yeni kararlar alınabilir. Önce tansiyonun düşürülmesi gerekiyor. Hem bölge, hem paralel, hem PKK sorunu, hepsi birden değil, belli bir sıra ile sürekli olarak bu konular masada olacak.
Ekim de 29 Ekimi konuşacağız. Ekim bitti sayılır. Kasımda Kemalizmi, Aralıkta bütçe var. Bu arada seçim tarihleri öne alınırsa, Ocakta Seçim süreci başlar. O zaman 2015 Mayısına bakmak gerek.
Dünya, bölge ve Türkiye için zor bir süreç yaşanıyor ama her şeye rağmen en şanslı ülkelerden biri de biziz. Hem de böyle bir muhalefete rağmen.

 

Kenan ALPAY:

Kobani’nin düşmesi ya da düşmemesi, Türkiye’nin Suriye politikasını değiştirecek bir öneme sahip değildir. Işidin eline geçse de geçmese de bir bütün olarak Suriye politikasıyla ilgili bir olaydır. Bu sebeple Kobani meselesi üzerinden Türkiye’de ya da bölgede herhangi bir değişiklik olacağını öngörmek bence son derece zaaflı bir öngörüdür.

Türkiye’deki sokak olaylarına da değinecek olursak; bunlar tamamen bir şantaj unsuru olarak karşımıza gelmekte, şiddeti körükleyerek, şiddeti bir bataklık haline getirip, Türkiye’yi de bu bataklığın içine çekme politikası bence tutmayacak bir politikadır. Çünkü bütün bir Suriye haritasını göz önünde bulundurduğumuzda, Kobani bölgesi orada bir mercimek tanesi kadar yer tutar.
Diğer taraftan da Kobanide ya da Cezirede ya da Hasekide bir kanton devlet kuruyoruz demek; tamamen gerçek dışı, tarih dışı, siyaset dışı bir ütopyadır. Bunun karşılık bulması benim kanaatimce mümkün değildir. Eğer böyle bir şeyin mümkün olması isteniyorsa, o zaman bölgeyi Amerikanın işgal etmesinden, İngiltere’nin işgal etmesinden başka herhangi bir seçenek yoktur. Çünkü Amerikanın, İngiltere’nin, Fransa’nın ya da NATO’nun müdahale etmediği, bombardımana tabi tutmadığı bir bölgede, kesinlikle böyle bir kanton devlet benzerlerini yaşama ihtimali yoktur. Bu sadece bir oyalamadır.

 

ASLAN DEĞİRMENCİ:

*IŞİD ve IŞİDe karşı yapılan operasyonlar hakkında ne düşünüyorsunuz? IŞİD sonuç mudur yoksa sebep mi?

IŞİD, ABD’nin demokrasi mücadelesi adını koyduğu, bu yolda Saddam’ı yok ettiği yerine Maliki’yi getirdiği demokrasi değil işgal ve katliamın sonucunda oluşan bir örgüttür. Bu örgüte ABD’nin işgali ve Maliki’nin ötekileştiren, yok sayan politikası en büyük desteği vermiştir. Tabi bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışan İngiltere ve Fransa’da IŞİD’i bir araç olarak kullanmayı başarmıştır. Dün Irak halkına ABD’nin yaptığını bugün kendisiyle uzlaşmayan herkese bölgede IŞİD yapıyor. Yani anlayış aynı! IŞİD’e karşı mücadele ettiğini iddia eden emperyalizm aslında İslamofobiyi körüklüyor, IŞİDi halk nezdinde yaptığı müdahalelerle meşrulaştırıyor. Emperyalizm bölgede kime referans ise halkların gözünde o şüphelidir. Çünkü bölgede emperyalizm sadece kan ve gözyaşıyla hatırlanmaktadır. Bu doğru bir hatırlamadır. Emperyal devletler ayak bastıkları her toprakları kanla sulamıştır. Bereketli topraklar kanla tanıştıkça bereketini yitirmiştir. Sonra Suriye gerçeği var. Esed yüzbinlerce insanı katlederken Batı özellikle de ABD ikiyüzlü bir politika izlemiştir. Yine Mısırda İhvan ve Mursi Batı destekli bir İsrail projesiyle alçakça alaşağı edilmiştir. Bu Batıya Ortadoğu halkları nasıl güvensin? Yeryüzünde sergilenen çifte standart politikalar IŞİD’i besleyen en büyük kaynaktır. IŞİD ile mücadele edilecekse önce Batı özeleştiri yapmalıdır. İran’da IŞİD demeden önce mezhepsel politikaları terk etsin. Tüm bunları düşündüğümüz de IŞİD bir sonuçtur demek hiç yanlış olmaz.

 

*Kobani’de neler oluyor?

Keşke tüm savaşlar son bulsa da bizde bu sorulara muhatap olmasak. Kobani stratejik bir özelliğe sahip ama şu anda iki örgütün güç gösterisine döndüğü, kendisini meşru göstermek adına ölümlere sebep olunduğu bir yer konumuna geldi. PYD ve IŞİDin mücadelesi tam bu aslında. Dünya kamuoyunun gözü Kobani’de onlarda bunu propaganda aracı olarak kullanıyor. Karşılıklı tepelere bayrak dikiyorlar, bir birlerine saldırıyorlar olan masum halka oluyor.

*Peki son süreçte Türkiyenin dış politikasına yapılan eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? İçeri de yaşanan olaylar da bir sıkıntı olduğuna işaret değil mi?

Türkiye son beş yıldır onurlu bir dış politika izliyor. Mazlumun dinine, diline, rengine bakmadan yanında duruyor, mazlumların kanı üzerinden koltuklarını korumaya çalışan diktatörlere sırtını dönüyor, kendisine emperyal devletler tarafından dayatılanları elinin tersiyle itiyor. Neo-Con ve Neo-Liberaller tarafından yıllarca kendisine verilen figüranlığı kabul etmiyor, kendisi oyun kuruyor. Kurduğu oyunun içerisinde tetikçiler değil bölge halkı var. Zaten onun için Kadim medeniyetimizin ihyası ve Yeniden Büyük Türkiye davasının mücadelesini veren herkes içeri de ve dışarı da hedef alınıyor. Dış politika acımasızca eleştiriliyor, algı operasyonlarıyla Türkiye halkların çıkarına olmayan projelerin içine çekilmek isteniyor.  Bölgesel ve küresel bir aktör konumuna gelen Türkiyeyi kim hedef alıyorsa IŞİD’i de o destekliyor aslında. Kobani meselesine geri dönecek olursak:  Şuanda Türkiye’de 1.5 milyonun üzerinde Suriyeli kardeşimiz var.  Kobani’den de yaklaşık 180 bin mazlum ülkemize sığındı. Ülkemiz bir merhamet kapısı oldu. Bu kapıyı bugüne kadar hangi mazlum çaldıysa ardına kadar açıldı. Açılan bu kapı Türkmen, Kürt ve Arapların arasına set çekenlerin oyununu bozuyor, küresel güçler tarafından dayatılan sınırların aşılmasını sağlıyor. Asil medeniyetin asil ve mazlum çocuklarına sahip çıktıkça oluşan manevi atmosfer elbette birilerini rahatsız ediyor. Çünkü Haçlı ittifakını bu ruh daha önce püskürtmüş, Filistin’i özgürleştirmişti. Bu ruh Selahaddin Eyyubi ruhudur. Ve Anadolu’da yeniden canlanmıştır. Ve Haçlı ittifakı paniklemiştir. Küresel güçlerin tek derdi, Türkmenlerin, Arapların ve Kürtlerin birlikte hareket etmesini engellemektir. Bugün onlar bunun mücadelesini veriyor. Mücadele de başarısız olduklarında içerideki taşeronları aracılığıyla kalkışma deniyor. Gezi ve Kobani olayları buna en iyi örnektir. Daha önce de bu kalkışmalar denenmiştir. Örneğin Cumhuriyet mitingleri… Sanırım içeride yaşanan olaylar hakkındaki sorunuza da bu örnekler cevap vermiştir. Gladio gerektiğinde ülkemizde uyuttuğu hücreleri uyandırarak, yedeklediği örgütleri hareketlendirerek kirli işleri Türkiye’ye ihale etmek istiyor. Danıştay saldırısı, Dink suikastı, Malatya Zirve katliamı, Oslo, Roboski, MİT krizi, Gezi, 17 Aralık ve Kobani ayaklanması gibi olaylar bir birinden bağımsız olarak gözükse de operasyonların arkasındaki üst akıl aynı. Sadece kullanılan yapılar farklı.  Bu olayları isterseniz kitaba bırakalım. Orada daha derinlikli analizler ve örnekler var.

 

*Peki öyle olsun… Kobani düşerse olası gelişmeler neler olabilir?

Bu sorunuza İran, İsrail’in güvenliği tehdit altına girer derken PYD/PKK, ateş Türkiye’ye sıçrar diyor. İran’ın Siyonist katil ilan ettiği İsrail’in güvenliğinin derdine düştüğünü görüyoruz! Terörist İsrail üzerinden Batıya gül verme çabası da gözlerden kaçmıyor. IŞİD’in ise terör devleti İsraili bugüne kadar hiç hedef almaması ayrıca manidar. PYD/PKK ise Kobani üzerinden Türkiyeyi hedef gösteriyor. Aynı içimizdeki küresel Ergenekoncular, ulusalcılar gibi. Oysa Kobani Suriye’nin sınırları içerisinde. Kobani’nin güvenliğinden Esed sorumlu. Suriye sınırlarında Esed faktöründen dolayı İran aktif söz sahibi. IŞİD’i doğuran ise Batı ve Maliki. O zaman soru şu; Kobani üzerinden Türkiyeyi tehdit edenler neden Suriye, İran, ABD, İngiltere ve İsrail’e tek söz söylemiyor. Türkiyeyi yakmakla tehdit edenler bu ülkelerle neden sürekli ittifak yaparak kendi halkını ateşin ortasında bırakıyor.  Kobani üzerinden olası yeni gelişmelere karşı Türkiye’nin mutlak “A” ve “B” planı vardır.  Şuan önceliğini mazlumlara tanımış durumda. Öncelikle onların güvenliğini sağlayıp, aç ve açıkta kalmamaları için direniyor.   Bu tarihi bir sorumluluktur. Bu tarihi sorumluluktan geri durmak, mazlumların ahını almaktır. Mazluma zulmeden, mazluma acı çektiren mutlaka bir gün yaptıklarının cezasını çekecektir. Kobani üzerinden çözüm sürecini hedef alanları uyarıyorum; millet çatışma değil helalleşme istiyor. Helalleşme ertelenemez. Çözüm sürecinin zeminine mayın döşemek mahiyetindeki bütün söylem ve eylemler kardeşlik hukukunu sabote etme girişimidir. Bu oyunu sürdüren kaybeder. Kardeşlik derken kardeşine zarar vermek, ahlaka da hukuka da sığmaz. İnsanlık ve medeniyet değerleriyle bütünleşmeye köprü olan Suruç, evrensel kardeşliğe en iyi örnektir. Şimdi kavga değil yaraları sarma vaktidir.

Son Eklenenler

“ABD, Cumhuriyetini kaybediyor”

Türkler, Ruslar, Çinliler, BRICS ya da ŞİÖ üyesi ülkelerin...

“İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı veri sunmalıdır”

Türkiye’de kadın cinayetleri artıyor Türkiye’de kadın cinayetleri oranında yeniden artış...

THTM: Bu Meclisin Anayasa Yapmaya Yetkisi Yoktur

TBMM yeni yasama dönemine yeni anayasa tartışmaları arasında girdi....

Röportajlık 10 yaşında!

Bir hayalle yola çıkarak kurulan Röportajlık bugün 10 yaşına...

Gündeme Dair

“ABD, Cumhuriyetini kaybediyor”

Türkler, Ruslar, Çinliler, BRICS ya da ŞİÖ üyesi ülkelerin...

“İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı veri sunmalıdır”

Türkiye’de kadın cinayetleri artıyor Türkiye’de kadın cinayetleri oranında yeniden artış...

THTM: Bu Meclisin Anayasa Yapmaya Yetkisi Yoktur

TBMM yeni yasama dönemine yeni anayasa tartışmaları arasında girdi....

Röportajlık 10 yaşında!

Bir hayalle yola çıkarak kurulan Röportajlık bugün 10 yaşına...

Manşetler ‘NATO’ya karşı’

Patronların Ensesindeyiz İletişim Emekçileri Dayanışma Ağı'nın "Kapkara Haykıran Puntolarla:...

“ABD, Cumhuriyetini kaybediyor”

Türkler, Ruslar, Çinliler, BRICS ya da ŞİÖ üyesi ülkelerin uzmanları değil bizzat Amerikalılar Washington’un küresel gücünün irtifa kaybettiğini tespit ediyor. 2024 seçimlerinin hem demokratlar...

“İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı veri sunmalıdır”

Türkiye’de kadın cinayetleri artıyor Türkiye’de kadın cinayetleri oranında yeniden artış yaşanmaya başladı. Bakanlıklar sistematik şekilde kadın cinayeti verilerini tutup paylaşmıyor. Kadın cinayetleriyle ilgili İstanbul Bilgi...

THTM: Bu Meclisin Anayasa Yapmaya Yetkisi Yoktur

TBMM yeni yasama dönemine yeni anayasa tartışmaları arasında girdi. İktidar partisi AKP'nin yeni dönemdeki temel hedefi de yeni anayasayı meclisten geçirmek olacak. İktidarın yeni anayasa...