Ceren Özdemir
VİRAL MECMUA
Bora Ayanoğlu deyince aklıma çocukluğumdan bir sahne gelir hemen. 80’li yılların sonunda bir yaz gecesi, balkondayız Bora Abi elinde gitar Fabrika Kızı’nı çalıp söylüyor. Şanslı bir çocuktum, ailem sanatçıydı ve sanatçı dostları vardı, Bora Ayanoğlu da bunlardan biriydi. Güller ve Dudaklar, Fabrika Kızı, O Yaz şarkılarının hepimizin hayatında özel yerleri var. Bora Ayanoğlu tüm bilinen şarkılarını, bazı film müziklerini ve iki yeni şarkıyı We Play-We Pop etiketiyle çıkan “Söz ve Müzik” albümünde toparladı. Albümden başladık, şehir tiyatrolarından, sinemadan geçerek sözü yine müzikle tamamladık. Keyifli okumalar dileriz.
Albüm fikri nasıl çıktı?
Bora Ayanoğlu: 1998-99 sezonunda ikinci kere Şehir Tiyatrosuna girmiştim, bu sefer oyuncu olarak değil de baş müzik direktörü olarak. Tiyatro müzikleri üretiyordum sürekli. Bu sırada eve bir home-studio kurdum. Zamanla oğlum dedi ki, “baba kendi müziklerini de hazırlamaya başla, eski şarkıları soranlar oluyor.” Emekli olana kadar ben o şarkıların üzerinde çalıştım. Böyle böyle bir repertuar oluştu. 2012 senesinde emekli olduktan sonra Zeynep (Göktürk) ile karşılaştık, onu zaten Odeon zamanlarından tanıyordum. Zeynep, bu albümü hayata geçirmeyi önerdi ve bu fikri We Play’e sundu. Haluk Polat müzisyen, ortağı Barış müzisyen… Onun için onlarla diyalog kurmam çok daha kolay oldu. Böylece biz We Play ile anlaştık. Her şeyi çok güzel ve tadında yaptık. Ben onlara şunu söyledim; “Ben evin içinde çalan sakin bir orkestra istiyorum” dedim ve her şeyin başında durdum. Fotoğraflar çekildi, albüm için bir sürü kapak yapıldı, tam aklımdaki gibi olana kadar yeniden yaptırdım. Zeynep bu süreci hep sabırla yürüttü. Bu albüm Zeynep’in sayesinde oldu diyebilirim.
Peki niye bu kadar ara verdiniz?
B.A:Nino Varon’la bir albüm yapmıştık. Nino sanatçı bir adam basınla falan pek işi olmaz. O albüm pek duyulmadı. En son 1994 ya da 95 yılında bir albüm yaptım, o plâk şirketi de tanıtımını yapmadı. Klipi yapmayı ve yayınlatılmasını filan benden beklediler. O da öyle kadük oldu. O dönemde müzik karakter değiştirmeye başladı, arabesk hakim oldu piyasaya. Ben de o dönem hep film müziği yaptım. Cahit Berkay’la ikimiz vardık bu işi yapan. Sonra tiyatroya döndüm. Bir kaç tane dizi müziği yaptım, dizi çekimleri çok hızlanınca oranın hızına yetişmek mümkün olmadı. Bu sırada tiyatro ve sinemada oyunculuk da devam etti tabii. Bir kaç tane dizide oynadım ama dediğim gibi çalışma koşulları çok zorlaştı…
Film projesi var mı bu aralar?
B.A:Fabrika Kızı’nı film yapmayı düşünüyoruz.
Şarkılarınızın efsane oluşunu neye bağlıyorsunuz ?
B.A:O dönemde kimselerin yapmaya cesaret edemediği sosyal içerikli şarkıları ilk yapan kişi olmama bağlıyorum. Demek ki bu ülkede değişen bir şey olmuyor ki bu şarkılar hâlâ geçerli. Kadına şiddet konusu özellikle. Bunların hepsi kadınları uyarma adına yaptığım şarkılardı. Samsun’daki bir tütün fabrikasında çalışan kadın işçiler tuvalet kağıdı rulosunu imzalayıp yollamıştı bana Fabrika Kızı çıktığı dönem. Yüzlerce imza, rulo halinde, düşün yani… Herkes lay lay lom peşinde koşarken ben kadının özgürlüğünü, güvenliğini savunan ve kadına yönelik şiddete karşı çıkan şarkılar yazdım. Bir de naif şarkılardır bunlar, insanların kalbine hitap eder. Para kazanmak gailesiyle değil, insanlığa bir mesaj bırakmak için yazdığım şarkılardır. Bizim milletimizde kendini ifade edememe zorluğu var, bundan dolayı kadın cinayetleri oluyor. Ben şöyle düşünüyorum keşfedilmeyen şarkılar her zaman yenidir. Kalbine dokunuyorsa o şarkı, o şarkı yenidir…
Stüdyo aşaması nasıl geçti?
B.A:Çok şenlikli! Gitarları Barış Bahçeci çaldı. Grup Badem geldi alt yapıları çaldı. 4 Vokal geldi back vokalleri yaptılar. Orkestra ile birbirimizi çok sevdik, çocuklar bayıla bayıla çalıştı. Ben sadece ruhunu tarif ettim, yeterli oldu. Zaten onlar da o ruhu özlemişler ki… Barış’ın çok katkısı oldu, çalmaktan kolu tutuldu çocuğun valla! Şarkı okumalarında kendimi Haluk Polat’a emanet ettim. Ben uzun zamandır şarkı söylemiyorum çünkü. Her gün bir şarkı kaydederiz sanırken daha hızlı hallettik. Sonra arada ben rahatsızlandım ardından Soma Faciası oldu. Ramazandı, seçimlerdi derken albüm Eylül’de çıktı. Ben işimi severek yaptım, arkadaşlar severek yaptılar… Albüm çıkalı çok az oldu ikinci baskı yapılıyor. Dinleyici de çok sahiplendi albümü…
Solistliği mi tercih ediyorsunuz besteciliğimi? Hangisi sizi heyecanlandırıyor?
B.A:Ben hayatımda hep besteci olmayı önemsedim. Belki de kendimi lanse etmek pek işime gelmedi. Şarkılarımı hep ismimden önünde tuttum. Çoğunlukla bu şarkıların bana ait olduğu da bilinmez. İnsanlara iyi şeyler sunarsan onlara iyi davranırsan insanlar seni kabul ediyor ama insanlara kötü davranırsan – ister sanatçı ister politikacı ol- o iş hiçbir zaman yerine ulaşmıyor. Hâlâ Gülbeyaz dizisi konuşuluyor mesela, çünkü iyi bir işti.
Oyunculuğu tekrar düşünüyor musunuz?
B.A:Dizi sektörünün koşulları çok çetin. İyi bir proje çıkarsa ve yorulmadan yapabileceğim bir çalışma programı olursa neden olmasın?
Yeni projelerini merakla ve heyecanla bekliyoruz Bora Abi!